Şimdi DSİP'li arkadaşlar, provokasyon ortamının heveslileri. Gizlice olayları karıştırıp, akıllarınca kenara çekilip çekirdek çitleyecekler. Öncelikle şunu söyleyeyim, Hatip Dicle bir faşist değildir... Peki ya şimdi? TKP, Hatip Dicle'nin faşist olmadığına dair bir açıklama yaptı, bu doğru mu? Üstelik, iddiayı ortaya atan Yurdakul Er, parti üyesi bile değil. Her şey bir yana, zaten kapanmış ve uzlaşmaya varılmış bir konuyu açmanın amacı ne? Birkaç TKP'li daha kafasına satır mı yesin, bu mudur derdiniz?
Ama sizden her şey beklenir, ihbarcılar. Bakın, TKP sizi ihbarcı olarak nitelendiriyor. Düşünün, çünkü siz ihbar ediyorsunuz. Şimdi, sol içindeki birçok özne birbirlerine eleştiri yazıyor. Peki, bu eleştirileri yazılan özneye devlet müdahale ederse, bunun sorumluluğu eleştirenlerin mi olur? Bunu bir kenara bırakalım. Bizim eleştirilerimiz, sizin şefinizin yaptığı ihbarcılıktan farklıdır. Biz asla kimseye "Bakın, o da Ergenekoncu" ya da "Aynı odaklardan yönetiliyorlar" gibi alçakça ifadeler kullanmadık. Siz ise ihbar etmede gani oldunuz, kimi ihbar etmediniz ki? Devrimcilerin üzerine iktidarın kılıcı indirilirken, sizin şefiniz yandaş medyada gülücükler dağıtıyor ve "Şunun da şunla ilişkisi var, bakın o da böyleymiş" diye rezaletlere imza atıyordu.
Düne kadar arkasında durduğunuz Zekeriya Öz'e, "Toplu mezarları ona sorun" denildiğinde, "Zekeriya abi bir açıklama yap da sen anla" demeyenler olmasaydı, yine gam yemeyecektik. Konu başka bir yere gidiyor, sizin şefiniz "Referandumda hayır çıksaydı, kürt sorunu savaş tamtamlarıyla çözülecekti" diyor. Peki, siz neyin hesabındasınız? Bir de, 2500 kere verilmiş Yeniçağ yazarının yazısından medeniyet dersi verenler var. Siyasi temsilcileri "Biz TKP ile işbirliği yapmak istiyoruz" derken, böylesine bir pişkinlik nereden geldi, anlamak zor. Bakın, siz faşistlerin kankası oldunuz. TKP'nin "ABD bölüyor" demesi, "Bu Kürtçüler ABD'nin maşasıdır" demekten çok farklı.
Yeter artık, milleti uyutmayın. TKP'li arkadaşlar, siz de kasetlerden medet umuyorsunuz. Anlıyorum, Kürt hareketine şirin görünmek istiyorsunuz. Yapın ama usturuplu yapın. BDP il başkanı o konuşmayı yalanlamıyor, halefi "Kişisel görüşü" diyor. Siz neyin hesabındasınız? Kuyrukçuluk mı yapıyorsunuz? Sizin işiniz sayıyla mı oldu?
Ama sizden her şey beklenir, ihbarcılar. Bakın, TKP sizi ihbarcı olarak nitelendiriyor. Düşünün, çünkü siz ihbar ediyorsunuz. Şimdi, sol içindeki birçok özne birbirlerine eleştiri yazıyor. Peki, bu eleştirileri yazılan özneye devlet müdahale ederse, bunun sorumluluğu eleştirenlerin mi olur? Bunu bir kenara bırakalım. Bizim eleştirilerimiz, sizin şefinizin yaptığı ihbarcılıktan farklıdır. Biz asla kimseye "Bakın, o da Ergenekoncu" ya da "Aynı odaklardan yönetiliyorlar" gibi alçakça ifadeler kullanmadık. Siz ise ihbar etmede gani oldunuz, kimi ihbar etmediniz ki? Devrimcilerin üzerine iktidarın kılıcı indirilirken, sizin şefiniz yandaş medyada gülücükler dağıtıyor ve "Şunun da şunla ilişkisi var, bakın o da böyleymiş" diye rezaletlere imza atıyordu.
Düne kadar arkasında durduğunuz Zekeriya Öz'e, "Toplu mezarları ona sorun" denildiğinde, "Zekeriya abi bir açıklama yap da sen anla" demeyenler olmasaydı, yine gam yemeyecektik. Konu başka bir yere gidiyor, sizin şefiniz "Referandumda hayır çıksaydı, kürt sorunu savaş tamtamlarıyla çözülecekti" diyor. Peki, siz neyin hesabındasınız? Bir de, 2500 kere verilmiş Yeniçağ yazarının yazısından medeniyet dersi verenler var. Siyasi temsilcileri "Biz TKP ile işbirliği yapmak istiyoruz" derken, böylesine bir pişkinlik nereden geldi, anlamak zor. Bakın, siz faşistlerin kankası oldunuz. TKP'nin "ABD bölüyor" demesi, "Bu Kürtçüler ABD'nin maşasıdır" demekten çok farklı.
Yeter artık, milleti uyutmayın. TKP'li arkadaşlar, siz de kasetlerden medet umuyorsunuz. Anlıyorum, Kürt hareketine şirin görünmek istiyorsunuz. Yapın ama usturuplu yapın. BDP il başkanı o konuşmayı yalanlamıyor, halefi "Kişisel görüşü" diyor. Siz neyin hesabındasınız? Kuyrukçuluk mı yapıyorsunuz? Sizin işiniz sayıyla mı oldu?