Türkiye'nin başına gelebilecek en kötü senaryolar arasında yer alan ve son bir hafta içinde yaşanan 27 Nisan 2009 Bostancı Çatışması, 29 Nisan 2009 Diyarbakır Terör Saldırısı, 29 Nisan 2009'da Hikmet Sami Türk'e yapılan suikast girişimi, 1 Mayıs 2009'da gerçekleşen Polis Vahşeti ve ardından 4 Mayıs 2009 Mardin Düğün Baskını gibi olaylar, silahların, silahlanmanın ve asker-polis gücünün varlığına rağmen ülkede huzurun sağlanamaması ve bu tür olaylara duyarsız kalınması konusunda ciddi bir endişe yaratmaktadır. Bu tür olayların normalleştirilmesi ve sorgulanmaması kabul edilemez bir durumdur. Ülkenin güvenlik güçleri ve istihbarat birimleri bu tür acı olayları engelleyemiyorsa, vatandaşların hayatlarını koruyamıyorsa, onların varlık sebebi ve işlevi nerededir? Bu kaos ortamından kim fayda sağlıyor? Nasıl oluyor da insanlar, bu kadar ağır silahlarla donanarak, hem polisle İstanbul'un göbeğinde çatışmaya girebiliyor hem de Mardin'de düğün salonuna girip 44 kişiyi acımasızca öldürebiliyor? Bu durum karşısında herkesin tepkisini ortaya koyması, sorgulaması ve bu vahim durumu kabul etmemesi gerekmektedir. Aksi takdirde, yarın bir gün, evinizde bombalar patladığında ve üzerine "başarılı bir operasyon" denilerek hişe edilmeye çalışıldığında tepki gösterme hakkınız olmayacaktır. Bu tür acı olaylara kayıtsız kalmanın ve sorumluları sorgulamamanın sonucu olarak, huzurlu bir şekilde uyumanız mümkün olmayacaktır. Bu nedenle, bu vahim duruma karşı sessiz kalmayın ve tepkinizi ortaya koyun.