3 Ağustos itibariyle Olimpiyatlarda bir aftayı geride bıraktık. Savaş durumundaki Ukrayna da bizim gibi 2 madalya alarak 40. sırada biz de. Sorumlular aramızda geziniyor. Brokrosiye sızdıkları gibi federasyonları da işgal etmiş vaziyettler. Bizim savaşımız da liyakatsizlikle ve belli ki çok fazla susulmuş, üstü örtülmüş haksızlıkla mücadele ediliyor. Bu sene gümüş madalyayı ekipmansız alan Yusuf Dikeç, geçen yıl silahını aldıklarını bir şekilde temin edilen başka silahla katıldığını söyledi. Semih Saygıner'e yıllarca yapılanlar ortada. O yetenekli insanın burnundan getiren arsız leş sürüleri bugün hâlâ bir yerlerde olmalı. Wushu federasyonunda olanlar da hafızalarımızda. Tüm bunlar gösteriyor ki ülke bir yerlere sızmış leş yiyicileri yüzünden ilerlemiyor. Bugün sonucunu Olimpiyatlarda gördük, yarın Meclise kalem müdürü yardımcısı olarak atanan bir oğulla, öbür gün akademiyi işgal eden bir soysuzla göreceğiz sonuçlarını. Ya adalet, tüm bunlardaki haksızlıkları gidermesi gerekmiyor mu? O makamlarda kimler oturuyor? Dün FETÖ ağı ile bugün TÜRGEV listeleriyle atanan insanlar huzurluluar mı? Deprem oluyor, Kızılay gibi bir kuruma sızan Kınık ailesinin refahının bedelini biz ödüyoruz. AFAD koordine edemiyor, biz ölüyoruz. Ekonomik başkan damat geliyor, çokomelli diyor, ne oldu dolar 7 lira olunca satacaktınız diyor 32 lira oluyor, evlerine tıkılmış bizler ödüyoruz. Nebati geliyor gözlerimdeki ışıltıya bak diyor, bizlerin gözünün ferinden bir alyuvar daha eksiliyor. Her yerde eksiliyoruz, her yer bizi ele geçiyor. Hakkıyla onuruyla yaşayan insanlar fakir sefalet içindeyken, yolsuzlar, uğursuzlar sırf yaltakçılıkları yüzünden bir yere geliyor, eksiliyoruz. Sonra diyoruz Olimpiyatları açıp izleyelim, orada yarışanlardan kim hakkıyla kim hakkı yenerek orada diyoruz, tükeniyoruz. Yukarda saydıklarımın bedelini gündelik yaşamda her gün en ağır şekilde ödüyoruz. Hiçbir kuruma güvenin kalmadığı, soysuzun, yolsuzun, haramin her yerde palazlandığı illegal bir düzen var. Diyanetin fetvasıyla olumlanan bir düzen diyor ki "oraya haksızca gelmek günah ama geldikten sonra alınan maaş helal." İşte bu akılsızlık ve vicdansızlıkla düzene sokuluyor yaşadığımız hayat. Eksiliyoruz. 40. sıraya geriliyoruz, savaş halindeki bir ülkeyle aynı sıradayız, savaşacak gücümüz var, kiminle savaşacağımızı bilmiyoruz.