Gençlik araştırmasına göre, Türkiye'deki gençlerin yüzde 43'ü mutsuz olduklarını belirtiyor. Bu endişe verici durumla yüzleşmek için hızlı ve etkili stratejiler geliştirilmezse, toplumun ahlaki, manevi ve sosyal yapısı büyük bir çöküşle karşı karşıya kalabilir. Mutsuzluğu basitçe duygusal bir durum olarak görmek, sorunu göz ardı etmek anlamına gelir. Gençlerin hayatlarının kırılgan ve belki de en önemli dönemlerini mutsuz geçirmesinden, ülke ve toplum üzerinde olumsuz etkileri olacaktır. Ekonomik sıkıntılar, gelecek endişeleri ve eğitim zorluklarıyla mücadele eden gençler, topluma ve hayata karşı güvensiz ve kırılgan bireyler olarak yetişebilir. Mutsuzluğun bilimsel olarak antidepresan ve uyuşturucu gibi maddelere yönlendirebileceği de unutulmamalıdır. Modern dünyada mutsuzlukla boğuşan gençler, geleceklerini şekillendiremez ve tutunacakları bir dal bulamazlar. Ailelerinden kopmuş gençler, internetin sınırsız dünyasında yabancılaşırken, toplumun bu sorunu görmezden gelmesi ve gençlere destek olmaması, yozlaşmanın yayılmasına sebep olabilir. Dostoyevski'nin de söylediği gibi, gençlerden yeni nesiller doğar ancak sorumluluklarımızı ne kadar yerine getirdiğimizi sorgulamamız gerekiyor. Sonuçta, gençlerin mutsuzluğu toplumu derinden etkileyecek bir sorun olarak karşımızda duruyor.