Ülkü Ocakları ve Alperen Ocakları: Bir Genç Adamın Anlatımı
Vakti zamanında, yaklaşık 25 yıl önce, lise eğitimimi yeni tamamlamış, siyasi bir kimlik arayışında olan genç bir adam olarak, Alperen Ocaklarına katılmaya karar verdim. O zamanlar Muhsin Yazıcıoğlu'nun peşinden gidiyordum ve onun çekici söylemleri beni bu ocaklara çekti. Ancak, ne yazık ki, bu deneyimim çok uzun sürmedi ve sadece birkaç ay içinde kendimi oradan uzaklaştırmış buldum.
O dönemde, ocaktaki "abiler" bize, Ülkü Ocakları ile aralarındaki temel farkı açıkladılar. Onlara göre, Ülkücülerde öncelik Türklükte, sonra Müslümanlıkta olduğu halde, Alperenlerde öncelikle Müslümanlık, ardından Türklük geliyordu. O zamanlar dindar ve milliyetçi bir genç olarak, bu fikirleri benimsemiştim. 5 vakit namazımı kılar, Türk milletine duyduğum sevgiyle birleşen bu inanç, beni kısa sürede alperenlerin yoluna çekmişti.
Ancak, ne yazık ki, bu ocakların gerçek yüzünü görmem uzun sürmedi. Bu ocakların sadece dini ve milliyetçi duyguları manipüle eden, gençleri kullanan ve istismar eden yapılar olduğunu fark ettim. Bu ocaklarda, Türk milletinin ve İslam dininin gerçek değerlerinden uzak, popülist ve bölücü bir ideoloji yayılıyordu.
Bu ocakların, gençlerin enerjisini ve coşkusunu kendi dar siyasi amaçları için kullandıklarını gördüm. O zamanlar bu ocaklara katılan birçok gencin, ideallerini ve hayallerini kaybettiğini, hayatlarının en güzel yıllarını bu boş ideolojinin peşinden koşarak harcadıklarını fark ettim.
Şükürler olsun ki, kendimi bu tuzağın içinden kurtardım. Bu deneyim bana, siyasi kimlik arayışının tehlikeli yollarından birini gösterdi ve bana gerçekleri araştırmak ve kendi fikirleri oluşturma konusunda ders verdi.
Bu hikaye, benim gibi birçok gencin yaşadığı bir deneyimdir. Bu ocakların gençleri kullanması ve istismar etmesi, onların geleceğini çalmasına izin verilemez. Bu nedenle, bu ocakların faaliyetleri hakkında farkındalık yaratmak ve gençlerimizi korumaya almak önemlidir.
Bu hikayeyi paylaşmamın amacı, diğer gençlerin benzer hataları tekrarlamalarını engellemektir. Siyasi kimlik arayışı, gençlerin en hassas dönemidir ve bu dönemde doğru rehberlik ve eğitim hayati önem taşır. Aksi takdirde, birçok genç, benim gibi, yanlış yolda ilerleyebilir ve değerli zamanlarını boşa harcayabilir.
Vakti zamanında, yaklaşık 25 yıl önce, lise eğitimimi yeni tamamlamış, siyasi bir kimlik arayışında olan genç bir adam olarak, Alperen Ocaklarına katılmaya karar verdim. O zamanlar Muhsin Yazıcıoğlu'nun peşinden gidiyordum ve onun çekici söylemleri beni bu ocaklara çekti. Ancak, ne yazık ki, bu deneyimim çok uzun sürmedi ve sadece birkaç ay içinde kendimi oradan uzaklaştırmış buldum.
O dönemde, ocaktaki "abiler" bize, Ülkü Ocakları ile aralarındaki temel farkı açıkladılar. Onlara göre, Ülkücülerde öncelik Türklükte, sonra Müslümanlıkta olduğu halde, Alperenlerde öncelikle Müslümanlık, ardından Türklük geliyordu. O zamanlar dindar ve milliyetçi bir genç olarak, bu fikirleri benimsemiştim. 5 vakit namazımı kılar, Türk milletine duyduğum sevgiyle birleşen bu inanç, beni kısa sürede alperenlerin yoluna çekmişti.
Ancak, ne yazık ki, bu ocakların gerçek yüzünü görmem uzun sürmedi. Bu ocakların sadece dini ve milliyetçi duyguları manipüle eden, gençleri kullanan ve istismar eden yapılar olduğunu fark ettim. Bu ocaklarda, Türk milletinin ve İslam dininin gerçek değerlerinden uzak, popülist ve bölücü bir ideoloji yayılıyordu.
Bu ocakların, gençlerin enerjisini ve coşkusunu kendi dar siyasi amaçları için kullandıklarını gördüm. O zamanlar bu ocaklara katılan birçok gencin, ideallerini ve hayallerini kaybettiğini, hayatlarının en güzel yıllarını bu boş ideolojinin peşinden koşarak harcadıklarını fark ettim.
Şükürler olsun ki, kendimi bu tuzağın içinden kurtardım. Bu deneyim bana, siyasi kimlik arayışının tehlikeli yollarından birini gösterdi ve bana gerçekleri araştırmak ve kendi fikirleri oluşturma konusunda ders verdi.
Bu hikaye, benim gibi birçok gencin yaşadığı bir deneyimdir. Bu ocakların gençleri kullanması ve istismar etmesi, onların geleceğini çalmasına izin verilemez. Bu nedenle, bu ocakların faaliyetleri hakkında farkındalık yaratmak ve gençlerimizi korumaya almak önemlidir.
Bu hikayeyi paylaşmamın amacı, diğer gençlerin benzer hataları tekrarlamalarını engellemektir. Siyasi kimlik arayışı, gençlerin en hassas dönemidir ve bu dönemde doğru rehberlik ve eğitim hayati önem taşır. Aksi takdirde, birçok genç, benim gibi, yanlış yolda ilerleyebilir ve değerli zamanlarını boşa harcayabilir.