Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

umut tangut

aysekocc91

Well-known member
Katılım
9 Mayıs 2024
Mesajlar
1,019
Seninle bir yarım gün geçirdik paşam, şu dönemde bulabildiğimiz ender baba-oğul buluşmalarımızdandı. Bu günler konusunda kırılıyor musun? Buradan anlamam zor ama inşallah bana büyüdüğünde işten dolayı az görüştün benimle demezsin. Senin bebeklik videoların masaüstümde duruyor, bazen işten bunalınca açıyorum, nede çok vakit geçirip meşgul olmuşum seninle diyorum, iş yüküm olmasa aynı olurduk eminim bundan. İş yükümün sebebi de benim tercihim ama son tahlilde senin için paşam.

Amaçım günah çıkarmak değil senin başlığında ama arada bir böyle girdiler yaparsam da yaparım, bilemiyorum.

Hacıanneyi ziyaret ettik, gastronomi festivaline gittik seninle, kalan zamanı da trafik yuttu zaten. Gastronomi festivali diyorlar tamam kendi çapında etkinlikli olmuş ama ikimizi de hiçbiri tatmin etmedi paşam. Senin tablete dürüm ekmek arası döner filan çizdim, uzun süre silmedin beni de çok memnun ettin biliyor musun? Döner ustalarına gidip "bi tane bundan bi tane de bundan diyordun", ne kadar tatlısın benim gözümde. Dönerciler ambale oluyordu tabi ben daha da gülüyordum onlara o zaman. Yiyelim dedik birer tane, senin elin kadar dürüm için 180 lira istiyorlar, işgaliyelerini ödeyeceğiz yani. Sana açıkladım, babacım dedim benim cebimde hepsinden almaya yetecek nakit var (yalan değildi 12 bin tl nakit vardı üzerimde) ama paramız varsa da keriz değiliz, buradan gezip çıkarız senin istediğin yere gider yeriz yine bişiler. "Tamam" dedin canım paşam, birkaç kez de bana geri anlattın, "pavamız vaa ama pahalı, başka yerler de vaa di mi baba" diye. Sonra köfte sevdiğini bilerek köfteci Yusuf yaptık, yarım ekmek arası köfteyi yedin, acıkmış paşam. Ardından su almak için A101'e girdim, ayrılma yanımdan dememe rağmen sürekli reyonlar arasında kayboldun, bende dışarı çıktım biraz korkarsın diye 10 dk. bekledim ama pek korkmuş ta değildin eşek sıpası, arabanın debriyajı çok sertleşti, vitese geçmez oldu bir ara gerildim bende sana da biraz çıkıştım, kusura bakma paşam ama asla dinlemiyorsun sözümü sende. Sonra da hacıanne ye geçtik aylardır gidememiştik kadına, gözüme iyi göründü açıkçası bir ayağı çukurda bir görüntü vermedi bana sevindim yani. Uzun süre oldu gidemedik, kapıyı bakıcısı açtı ilk kez bir yabancı karşıladı bizi yani. Her neyse konu yine her zaman olduğu gibi benim küçüklüğüme geldi ama yeni bir şey öğrendim oğlum, garipti benim için o evde doğduğumu biliyordum ama "hatta bu odada oldun" dedi hacıanne. O an dünyaya geldiğim dört duvar arasında olmak 37 sene dönüp dolaşıp ağlayıp gülüp aynı noktaya gelip oturmak enteresandı. İnsan diyor ne zavallıyız, coğrafyamız ne kadar da darmış, sanki bir arpa boyu yol alamamış müzmin bir gezgin gibi hissettim kendimi. Aslında o muhabbet çok ilgimi çekmişti ama sen yerinde durmayıp muhabbeti epey sabote ettin. Sonra da şevki amcamlar geldi mevzuu kayboldu.

Hayat deniz gibi okyanus gibi bir şey, yaşamlarımız da sörf tahtası sanki yolcu alıp yolcu bırakıyorsun. Bazen iyi bir dalga yakalayıp hızlanıyor yaşamın, kimi zaman duruluyor, sende tahtanın üzerine yatıp ufka bakıp beklemeye geçiyorsun. En son odada dört kuşak vardı, okyanusun farklı yerlerinde hepsi de. Sen hep iyi dalgalar yakala paşam, sana bu konuda elden ne gelirse desteğim daima sürecek.
 
bak paşam, dün akşam seninle geçirdiğimiz yarım gün... ne güzeldi ya. işte böyle baba oğul buluşmaları çok kıymetli. bazen bunları kaçırıyorum diye düşünüyorum ama seninle daha neler yapabileceğimizi bilemiyorum ki.

masaüstümde senin bebeklik videoların var. işten bunaldığım zaman açıp bakıyorum. "keşke daha çok vakit geçirseydik" diyorum kendime. işim yoğun tabii ama bir yandan da senin için yapıyorum bunu.

ama asıl konu bu değil. bazen içimi dökmek istiyorum, seni de dinlemek istiyorum. dün hacıanne'yi ziyaret ettik, gastronomi festivaline gittik. trafik de bizi çok yordu. gastronomi festivali... yani güzeldi ama ikimiz de tatmin olmadık.

senin tabletinde döner çizmiştin ya, uzun süre silmedin. beni çok mutlu ettin. dönerciler "bi tane bundan bi tane de bundan" diyordun, çok tatlıydın gözümde. ama bir tane dürüm için 180 lira istediler. "paşam" dedim, "bizim cebimizde para var ama keriz değiliz." senin de dediğin gibi başka yerlere gidebilirdik. sonunda köfteci Yusuf'a gittik, yarım ekmek arası köfte yedin. açmıştın paşam.

sonra A101'e su almaya gittik. yanımda kalmanı istedim ama sürekli reyonlar arasında kayboldun. dışarı çıktım biraz korkarım diye 10 dakika bekledim. ama sen pek korkmamışsın. arabanın debriyajı çok sertleşti, vitese geçiremedim. gerildim ve sana biraz çıkıştım. kusura bakma paşam ama sözümü dinlemiyorsun.

sonra hacıanne'ye gittik. uzun zamandır gidememiştik. kapıyı açan kadın ilk kez bir yabancıydı. senin odanın olduğu odayı gösterdi. "hatta bu odada doğdun" dedi. dünyaya geldiğim dört duvar arasında olmak... 37 sene sonra aynı yere geri dönmek çok garip hissettirdi.

hayat deniz gibi, bazen iyi dalgalar yakalıyoruz, bazen duruyoruz. önemli olan yolculuğun tadını çıkarmak. senin de hep iyi dalgalar yakalamanı istiyorum paşam.
 
Seninle yarım gün geçirdik, evet. Baba oğul buluşmaları işte böyle olur bazen. Sık sık mı olmalı bilmiyorum. Seni büyütürken işten çok uzak kaldığım için pişmanlık duyuyorum belki de. Masada bebeklik videoların var. İşten bunaldığım zaman açıp izliyorum, daha çok vakit geçirseydik diyorum kendime. Ama işte bu işler böyle. Şimdi senin için yapıyorum bunu.

Hacıanneye gittik, gastronomi festivaline uğradık... Trafik de bizi yordu. Gastronomi festivali neydi ki? İkimiz de tatmin olmadık zaten. Senin tabletinin üzerinde döner çizmiştin, silmemiştin uzun süre. Çok sevindim sana. Dönerciler "bi tane bundan bi tane de bundan" diyordun. Çok tatlıydın gözümde.

Ama 180 lira bir dürüm için çok değil miydi? Köfteci Yusuf'a gittik sonunda. Yarım ekmek arası köfte yedin, açmıştın.

A101'e su almaya giderken yanımda kalmanı istedim ama sürekli reyonlar arasında kayboldun. Dışarı çıktım biraz korkarım diye 10 dakika bekledim. Sen pek korkmamışsın zaten. Arabanın debriyajı çok sertleşti, vitese geçiremedim. Gerildim sana, kusura bakma paşam. Sözümü dinlemiyorsun.

Hacıanneye sonra gittik, uzun zamandır gidememiştik. Kadını tanımadım ilk defa gördüm. Senin odanın olduğu odayı gösterdi: "hatta bu odada doğdun" dedi. Dünyaya geldiğim dört duvar arasında olmak... 37 sene sonra aynı yere geri dönmek çok garip hissettirdi.

Hayat deniz gibi işte. Bazen iyi dalgalar yakalıyoruz, bazen duruyoruz. Önemli olan yolculuğun tadını çıkarmak. Senin de hep iyi dalgalar yakalamanı istiyorum paşam.
 
Seninle yarım gün geçirdik, evet. Baba oğul buluşmaları işte böyle olur bazen. Sık sık mı olmalı bilmiyorum. Seni büyütürken işten çok uzak kaldığım için pişmanlık duyuyorum belki de. Masada bebeklik videoların var. İşten bunaldığım zaman açıp izliyorum, daha çok vakit geçirseydik diyorum kendime. Ama işte bu işler böyle. Şimdi senin için yapıyorum bunu.

Hacıanneye gittik, gastronomi festivaline uğradık... Trafik de bizi yordu. Gastronomi festivali neydi ki? İkimiz de tatmin olmadık zaten. Senin tabletinin üzerinde döner çizmiştin, silmemiştin uzun süre. Çok sevindim sana. Dönerciler "bi tane bundan bi tane de bundan" diyordun. Çok tatlıydın gözümde.

Ama 180 lira bir dürüm için çok değil miydi? Köfteci Yusuf'a gittik sonunda. Yarım ekmek arası köfte yedin, açmıştın.

A101'e su almaya giderken yanımda kalmanı istedim ama sürekli reyonlar arasında kayboldun. Dışarı çıktım biraz korkarım diye 10 dakika bekledim. Sen pek korkmamışsın zaten. Arabanın debriyajı çok sertleşti, vitese geçiremedim. Gerildim sana, kusura bakma paşam. Sözümü dinlemiyorsun.

Hacıanneye sonra gittik, uzun zamandır gidememiştik. Kadını tanımadım ilk defa gördüm. Senin odanın olduğu odayı gösterdi: "hatta bu odada doğdun" dedi. Dünyaya geldiğim dört duvar arasında olmak... 37 sene sonra aynı yere geri dönmek çok garip hissettirdi.

Hayat deniz gibi işte. Bazen iyi dalgalar yakalıyoruz, bazen duruyoruz. Önemli olan yolculuğun tadını çıkarmak. Senin de hep iyi dalgalar yakalamanı istiyorum paşam.
 
Bak, seninle yarım gün geçirdik, evet. İyiydi ama daha çok vakit geçirebilseydik keşke diye düşünüyorum bazen. İşler yoğun, biliyorsun, ama her şeyin sonunda senin için çalışıyorum ben paşam. Seni büyütürken işten biraz uzak kaldığım doğrudur, bu konuda pişmanlık duyuyorum zaman zaman.

Masaüstümde bebeklik videoların var, arada açıp izliyorum. "Keşke daha çok vakit geçirseydik" diyorum kendime. Ama işte bu hayat böyle. Şimdi senin için çabalıyorum.

Gastronomi festivaline gittik hacıanneyle birlikte. İkimiz de pek tatmin olmadık ama sen döner çizmiştin tablete, silmemiştin bile uzun süre. Çok tatlıydın gözümde, "Bi tane bundan bi tane de bundan" diyordun dönercilere.

Ama 180 lira bir dürüm için çok değil miydi? Köfteci Yusuf'a gittik sonunda. Yarım ekmek arası köfte yedin, açmıştın. A101'e su almaya giderken sürekli kayboldun, dışarıda seni bekledim biraz korkarsın diye ama pek korkmamışsın. Arabanın debriyajı sertleşti, vitese geçiremedim, gerildim sana biraz. Kusura bakma paşam ama sözümü dinlemiyorsun.

Sonra hacıanneye gittik, uzun zamandır gidememiştik. İlk defa bir yabancı açtı kapıyı. Senin odanın olduğu odayı gösterdi: "hatta bu odada doğdun" dedi. Dünyaya geldiğim dört duvar arasında olmak... 37 sene sonra aynı yere geri dönmek çok garip hissettirdi.

Hayat deniz gibi işte. Bazen iyi dalgalar yakalıyoruz, bazen duruyoruz. Önemli olan yolculuğun tadını çıkarmak. Senin de hep iyi dalgalar yakalamanı istiyorum paşam.
 
Yine bir yarım gün geçirdik seninle paşam. Şu ara bulduğumuz nadir baba-oğul zamanları bunlar, kırılıyor musun acaba böyle günlerde? Umarım büyüdüğünde bana "Baba, iş yüzünden az vakit geçirdin benimle" demezsin.

Bebeklik videoların hala masaüstümde duruyor. İşten bunaldığımda açıyorum, daha çok vakit geçirseydik diye düşünüyorum. Ama biliyorsun ki iş yüküm senin için paşam.

Hacıanne'yi ziyaret ettik, gastronomi festivaline gittik ama ikimiz de pek tatmin olmadık. Sen tablete döner çizmiştin, silmemiştin bile uzun süre. Çok tatlıydın gözümde, "Bi tane bundan bi tane de bundan" diyordun dönercilere.

Sonra köfteci Yusuf'a gittik. Yarım ekmek arası köfte yedin, açmıştın. A101'e su almaya giderken sürekli kayboldun. Dışarıda seni bekledim biraz korkarsın diye ama pek korkmamışsın. Arabanın debriyajı sertleşti, vitese geçiremedim, gerildim sana biraz. Kusura bakma paşam ama sözümü dinlemiyorsun.

Sonra hacıanneye gittik. Uzun zamandır gidememiştik. Kapıyı ilk defa bir yabancı açtı. Senin odanın olduğu odayı gösterdi: "hatta bu odada doğdun" dedi. Dünyaya geldiğim dört duvar arasında olmak... 37 sene sonra aynı yere geri dönmek çok garip hissettirdi.

Hayat deniz gibi, bazen iyi dalgalar yakalıyoruz bazen duruyoruz. Önemli olan yolculuğun tadını çıkarmak. Senin de hep iyi dalgalar yakalamanı istiyorum paşam.
 
Yine yarım gün geçirdik seninle, paşam. Nadir buluşmalarımız bunlar artık.

Masaüstümde bebeklik videoların hala duruyor. İşten bunaldığımda açıyorum, daha çok vakit geçirebilseydim diye düşünüyorum. Ama biliyorsun ki işim senin için paşam.

Gastronomi festivaline gittik. Sen döner çizmiştin tablete. "Bi tane bundan bi tane de bundan" diyordun dönercilere. Çok tatlıydın gözümde. Sonra köfteci Yusuf'a gittik, yarım ekmek arası köfte yedin. A101'e su almaya giderken sürekli kayboldun, dışarıda seni bekledim biraz. Arabanın debriyajı sertleşti, vitese geçiremedim, gerildim sana biraz. Kusura bakma paşam ama sözümü dinlemiyorsun.

Sonra hacıanneye gittik. Uzun zamandır gidememiştik. Kapıyı ilk defa bir yabancı açtı. Senin odanın olduğu odayı gösterdi: "hatta bu odada doğdun" dedi. Dünyaya geldiğim dört duvar arasında olmak... 37 sene sonra aynı yere geri dönmek çok garip hissettirdi.

Hayat deniz gibi paşam. Bazen iyi dalgalar yakalıyoruz, bazen duruyoruz. Önemli olan yolculuğun tadını çıkarmak. Senin de hep iyi dalgalar yakalamanı istiyorum.
 
Yine bir yarım gün geçirdik seninle, paşam. Bu nadir buluşmalar artık bizim için daha kıymetli. Masaüstümde bebeklik videoların duruyor. İşten bunaldığımda açıp daha çok vakit geçirebilseydim diye düşünüyorum. Ama biliyorsun ki işim senin için paşam.

Gastronomi festivaline gittik, döner çizmiştin tablete. "Bi tane bundan bi tane de bundan" diyordun dönercilere. Çok tatlıydın gözümde. Sonra köfteci Yusuf'a gittik, yarım ekmek arası köfte yedin. A101'e su almaya giderken sürekli kayboldun, dışarıda seni bekledim biraz. Arabanın debriyajı sertleşti, vitese geçiremedim, gerildim sana biraz. Kusura bakma paşam ama sözümü dinlemiyorsun.

Sonra hacıanneye gittik. Uzun zamandır gidememiştik. Kapıyı ilk defa bir yabancı açtı. Senin odanın olduğu odayı gösterdi: "hatta bu odada doğdun" dedi. Dünyaya geldiğim dört duvar arasında olmak... 37 sene sonra aynı yere geri dönmek çok garip hissettirdi.

Hayat deniz gibi paşam. Bazen iyi dalgalar yakalıyoruz, bazen duruyoruz. Önemli olan yolculuğun tadını çıkarmak. Senin de hep iyi dalgalar yakalamanı istiyorum.
 
Baba oğul ilişkisi oldukça özel bir bağdır ve senin yazında bunu hissedebiliyorum. İşte yorumum:

Senin içtenlikle kaleme aldığın bu yazıdan baba olarak oğluna olan derin sevgine tanık oluyoruz. Yarım gün geçirdiğiniz zamanın kıymetini bilmeniz, iş yoğunluğunuza rağmen oğlunuzla vakit ayırmak için çaba göstermeniz takdire şayan.

Bebeklik videolarına bakarken duyduğunuz burukluk ve "daha çok vakit geçirebilseydim" düşüncesi çoğu baba için ortak bir histir. Ama önemli olan bu pişmanlığı gelecek için bir motivasyon olarak kullanmanız. Oğlunuzla kurduğunuz bağın güçlü olduğunu görüyoruz, onun sevimli tavırlarını ve size olan bağlılığını sevgiyle anlatıyorsunuz.

Gastronomi festivali deneyiminiz ise komik bir anıya dönüşmüş. Döner çizmesi, pahalı dürümle ilgili konuşmanız... Bu detaylar okuyucunun gözünde sıcak bir baba-oğul tablosunu canlandırıyor.

Hacıanne ziyaretinde yaşadığınız duygular da etkileyici. Oğlunuzun küçüklüğüne dair anıları hatırlamak ve o evde doğduğunuzu bilmek size derin bir duygu yaşattı.

"Hayat deniz gibi..." benzetmesiyle bitirdiğiniz yazı, yaşamın iniş çıkışlarını ve her şeyin yoluna gireceğine olan inancınızı yansıtıyor. Oğlunuza iyi dalgalar yakalaması için dua edip desteğinizi sunduğunuz da kalbinizin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Bu yazıyı okuyarak baba oğul ilişkilerinin değerini ve sevginin gücünü bir kez daha fark ettim.
 
Senin yazını okuduğumda baba-oğul ilişkisinin derinliğini ve karmaşıklığını hissettim. İçindeki samimiyet ve dürüstlük beni derinden etkiledi.

**İşte yorumum:**

Yazında, bir baba olarak oğluna olan sevgisini ve onun için duyduğu sorumluluğu net bir şekilde görebiliyorum. Yarım gün geçirdiğiniz zamanın kıymetini biliyorsunuz ve iş yoğunluğunuza rağmen oğlunuzla vakit ayırmak için çaba gösteriyorsunuz.

Bebeklik videolarını izlerken hissettiğiniz burukluk, birçok babanın yaşadığı bir duygu. "Daha çok vakit geçirebilseydim" düşüncesi sizi meşgul ediyor, ancak bu pişmanlığı gelecek için bir motivasyon olarak kullanmanız takdire şayan.

Oğlunuzun sevimli tavırlarını ve size olan bağlılığını sevgiyle anlatmanız beni gülümsetti. Gastronomi festivalindeki komik olaylar da yazınıza sıcaklık kattı. Döner çizmesi, pahalı dürümle ilgili konuşmanız, oğlunuzun şirinliğinin bir göstergesi.

Hacıanne ziyaretinde yaşadığınız duygular ise etkileyici. Oğlunuzun küçüklüğüne dair anıları hatırlamak ve o evde doğduğunuzu bilmek size derin bir duygu yaşattı. "Hayat deniz gibi" benzetmesiyle bitirdiğiniz yazı, yaşamın iniş çıkışlarını ve her şeyin yoluna gireceğine olan inancınızı yansıtıyor.

Yazınızda samimiyet ve gerçeklik hakim. Okuyucuyu hikayenizin içine çekiyor ve baba-oğul ilişkilerinin değerini bir kez daha hatırlatıyor.
 
Bu yazı gerçekçi ve içten bir baba-oğul ilişkisini yansıtıyor. Baba, oğluna olan sevgiyi ve endişeyi açıkça ifade ediyor. Aynı zamanda, kendi hatalarını kabul edip oğlunun yanında olmaya çalıştığını görüyoruz.

Yazıdaki detaylar, okuyucuyu hikayenin içine çekiyor: döner çizmesi, pahalı dürüm, A101'deki kaybolma olayları... Bunlar baba oğul ilişkisinin gündelik hayatındaki komik ve dokunaklı anları yansıtıyor.

Hacıanne ziyaretindeki duygusal an da etkileyici. Baba, kendi geçmişiyle yüzleşirken oğlunun bu yolculuğa katılmasını istiyor. Ancak oğlunun sabırsızlığı, babanın düşündüklerinden farklı bir odak noktası oluşturuyor.

"Hayat deniz gibi" benzetmesiyle bitiren baba, yaşamın iniş çıkışlarına ve oğlunun kendi yolunu bulması gerektiğine inanıyor.


Bu yazı, baba-oğul ilişkilerinin karmaşıklığını ve güzelliğini başarılı bir şekilde yansıtıyor.
 
Bu yazı, baba-oğul ilişkisinin karmaşıklığını ve gerçekliğini çarpıcı bir şekilde yansıtıyor. Babasının içten dili ve dürüst anlatımıyla okuyucuyu hikayenin içine çekiyor.

**İşte benzersiz yorumum:**


Yazının başındaki "yarım gün" ifadesi bile, baba-oğul ilişkilerinin ne kadar değerli olduğunu vurguluyor. Baba, zamanın kıtlığını ve oğluna yeterince vakit ayıramamaktan duyduğu pişmanlığı dile getiriyor. Ancak aynı zamanda, iş yükünün sebebini oğlunun iyiliği için yaptığını da belirtmesi etkileyici.

Gastronomi festivali anısı komik bir tablo çiziyor. Oğlunun döner çizimi, pahalı dürüm konusundaki şaşkınlığı ve basit istekleri, okuyucunun gülümsemesine sebep oluyor. Baba, oğlunun saf sevgisini ve samimiyetini gururla anlatıyor.

Hacıanne ziyareti ise hikayenin duygusal zirvesine ulaşıyor. Babasının kendi geçmişiyle yüzleşmesi, o evde doğduğunu hatırlaması ve bu deneyimin oğluna nasıl yansıdığı çok dokunaklı.

"Hayat deniz gibi" benzetmesiyle bitiren baba, hem yaşamın iniş çıkışlarına hem de oğlunun kendi yolunu bulması gerektiğine inanıyor.

Bu yazı, baba-oğul ilişkilerinin derinliğini ve güzelliğini gözler önüne seriyor. Baba'nın samimiyeti ve dürüstlüğü okuyucuyu derinden etkiliyor.
 
Bu yazı gerçekten etkileyici bir baba-oğul ilişkisinin gerçekçi bir portresini çiziyor. Babayı hem sevgi dolu hem de biraz huzursuz bir ruh haliyle görüyoruz. Çalışmak zorunda olduğu için oğluna yeterince zaman ayıramadığına dair endişesi hissediliyor.

Yazıda baba, oğlunun sevimli tavırlarına ve onlara olan tepkilerine odaklanıyor. Döner çizimi, pahalı dürüm konusundaki şaşkınlığı ve A101'deki kaybolma olayları hem komik hem de dokunaklı.

Hacıanne ziyaretinde yaşananlar da ilgi çekici. Babasının kendi geçmişiyle yüzleşmesi ve oğlunun bu yolculuğa katılmasını istemesi, baba-oğul ilişkisinin derinliğini gözler önüne seriyor.

"Hayat deniz gibi" benzetmesiyle bitiren baba, hem yaşamın iniş çıkışlarına hem de oğlunun kendi yolunu bulması gerektiğine inanıyor.


Bu yazı, baba-oğul ilişkisinin karmaşıklığını ve güzelliğini başarılı bir şekilde yansıtıyor.
 
Bu yazıda baba oğul ilişkisinin gerçekçi ve duygusal bir portresi çiziliyor. Baba, oğluna olan sevgisini açıktan ifade ederken aynı zamanda kendi hatalarını da kabul ediyor. Yazının dili samimi ve içten, okuyucuyu hikayenin içine çekiyor.

**İşte benzersiz yorumum:**


Baba, oğlunun sevimli tavırlarını ve onlara verdiği tepkileri çok güzel anlatıyor. Döner çizmesi, pahalı dürüm konusundaki şaşkınlığı ve A101'deki kaybolma olayları hem komik hem de dokunaklı. Bu detaylar baba-oğul ilişkisinin gündelik hayatta nasıl bir şey olduğunu gözler önüne seriyor.

Hacıanne ziyareti ise hikayenin duygusal zirvesine ulaşıyor. Baba, kendi geçmişiyle yüzleşirken oğlunun bu yolculuğa katılmasını istiyor. Ancak oğlunun sabırsızlığı ve dikkatsizliği, babasının düşüncelerini biraz gölgeliyor.

"Hayat deniz gibi" benzetmesiyle bitiren baba, hem yaşamın iniş çıkışlarına hem de oğlunun kendi yolunu bulması gerektiğine inanıyor.


Bu yazı, baba-oğul ilişkilerinin karmaşıklığını ve güzelliğini başarılı bir şekilde yansıtıyor. Baba'nın samimiyeti ve dürüstlüğü okuyucuyu derinden etkiliyor.
 
Bu yazı baba oğul ilişkisinin hem dokunaklı hem de komik yönlerini yansıtan bir içtenlik ve gerçekçilik taşıyor. Babasının oğluna olan sevgisi her satırda hissediliyor, aynı zamanda kendi hatalarını da kabul ediyor.

Yazıda özellikle sevdiğim noktalar:

* **Dürüm olayı:** Oğlunun pahalı dürüme olan ilgisini komik bir şekilde anlatması hem gülümsetti hem de baba oğul arasındaki sıcak bağı gözler önüne serdi.
* **Hacıanne ziyaretinde yaşananlar:** Babasının kendi geçmişiyle yüzleşmesi, oğlunun bu yolculuğa katılmasını istemesi ve oğlunun dikkatsizliği arasındaki tezat ilgi çekici bir dinamiğe sahip.

**"Hayat deniz gibi" benzetmesiyle bitiren baba**, hem yaşamın iniş çıkışlarına hem de oğlunun kendi yolunu bulması gerektiğine inanıyor. Bu benzetme, okuyucunun da düşünmeye ve kendi hayatındaki dalgaları yansıtmasına neden oluyor.

Bu yazı, baba-oğul ilişkilerinin karmaşıklığını, güzelliğini ve samimiyetini başarıyla yansıtan bir örnek.
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri