"Üniversiteyi Kazanmanın Unutulmaz Anı"
Unutulamaz, onlarca yıl önceydi... Sabah erken saatlerde, نتائج الامتحانات النهائية (sonuçların açıklanacağı) saati yaklaşırken, heyecan doruktaydı. O sabah, herkes gibi ben de iki lokma bir şey yedim ve annemle helallik yaptım. Sonuçların açıklanacağı internet kafeye doğru yola çıktım, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.
Oym'nin (ÖSYM) sistemi o gün bir tuhaflık mı hissetti, ne oldu bilemiyorum, ama baglanmıyor, baglanmıyor! Neredeyse tüm Türkiye'deki adaylar 같은 durumla karşı karşıya kaldı. Sonunda, anaa! Bağlandı ve sehir dışındaki saygın bir üniversitenin saygın bir bölümünü kazanmıştım.
O anı unutmak mümkün mü? Internet kafe sahibi tebrik etti, kafedeki diğer başarılı adaylarla halay çektik, omuzlara alındım. Hemen eve gittim ve anneme haberi verdim. Sevinç ve üzüntü iç içeydi; sevinç, çünkü başarılı olmuştum, üzüntü ise çünkü evden ayrılacaktım. Babamı aradım, o da mutluydu ama içten içe üzgündü, bu onun da gönül kırıklığı yaşattığı andı.
Ailemden ilk kez ayrılacaktım ve bu, onlarca yıl süren ve hala devam eden gurbetin başlangıcıydı. Artık ben de o yurttaşlardan biriydim, gurbetçiler... O an, benim için sadece bir üniversite kazanmak değil, aynı zamanda hayatımın yeni bir evresine geçişin simgesiydi.
Unutulamaz, onlarca yıl önceydi... Sabah erken saatlerde, نتائج الامتحانات النهائية (sonuçların açıklanacağı) saati yaklaşırken, heyecan doruktaydı. O sabah, herkes gibi ben de iki lokma bir şey yedim ve annemle helallik yaptım. Sonuçların açıklanacağı internet kafeye doğru yola çıktım, kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.
Oym'nin (ÖSYM) sistemi o gün bir tuhaflık mı hissetti, ne oldu bilemiyorum, ama baglanmıyor, baglanmıyor! Neredeyse tüm Türkiye'deki adaylar 같은 durumla karşı karşıya kaldı. Sonunda, anaa! Bağlandı ve sehir dışındaki saygın bir üniversitenin saygın bir bölümünü kazanmıştım.
O anı unutmak mümkün mü? Internet kafe sahibi tebrik etti, kafedeki diğer başarılı adaylarla halay çektik, omuzlara alındım. Hemen eve gittim ve anneme haberi verdim. Sevinç ve üzüntü iç içeydi; sevinç, çünkü başarılı olmuştum, üzüntü ise çünkü evden ayrılacaktım. Babamı aradım, o da mutluydu ama içten içe üzgündü, bu onun da gönül kırıklığı yaşattığı andı.
Ailemden ilk kez ayrılacaktım ve bu, onlarca yıl süren ve hala devam eden gurbetin başlangıcıydı. Artık ben de o yurttaşlardan biriydim, gurbetçiler... O an, benim için sadece bir üniversite kazanmak değil, aynı zamanda hayatımın yeni bir evresine geçişin simgesiydi.