SSCB'nin Saturn V'ye başarılı bir cevap olarak tasarlanan N1 fırlatma aracı 30 adet NK-15 roket motoruna sahipti. N1'in UR-700 adlı bir alternatifi de vardı. UR-700, nükleer roket motorları kullanması planlanan versiyondu ancak hiçbir zaman tasarım aşamasını geçmedi. Ancak UR-700 için tasarlanan RD-270 roket motoru üretilmişti. Bu motor SSCB'de üretilen en büyük roket motoruydu. Motor, bir ateşleme sistemine ihtiyaç duymayan, ortamın sıcaklığı, basıncı veya konumu fark etmeksizin birbirleriyle temas ettiği anda tepkimeye girerek alev alan yakıcı ve yanıcı bileşenlerden oluşan bir yakıt yani hipergolik yakıt kullanıyordu. RD-270, SpaceX'in Raptor'u gibi full flow staged combustion cycle (FFSC) motoruydu. RD-270, 3.370 kilogram ağırlığındaydı ve 1.508.000 lbf itiş gücü üretebiliyordu. Yani Saturn V fırlatma aracının Rocketdyne F-1 motorunun yarısından daha az ağırlığa sahipti ancak F-1'in itiş gücünün %86'sını üretebiliyordu. 1960'ların başından 70'lerin başına kadar geliştirilip test edildi. ABD'nin Ay'a SSCB'den önce insan göndermesi N-1 programının 70'lerin başında iptal edilmesine neden oldu. RD-270 motorunun çoğu sorunu çözülmüştü. Çözülemeyen başlıca sorun ön-yakıcıların senkronizasyonu idi. ABD Uzay Mekiği motorlarında bu sorun yerleşik bilgisayarlarla çözülmüştü. Ağustos 1969'da RD-270 üzerine yapılan çalışmalar askıya alındı ve Aralık 1970'da UR-700 fırlatma aracı ve roket motorlarının projeleri iptal edildi. Motorun RD-270K gibi kerosen ve oksijen kullanan bir varyasyonu da tasarlandı ancak nihai varyant RD-270M'di. Bu varyant nitrojen tetroksit ile birlikte diğer geleneksel hipergolik yakıt bileşenleri yerine pentaborana adlı bir inorganik bileşen kullanıyordu. Bu 'şey'in molekülünü incelediğinizde zaten ilk bakışta bir kimyasal abominasyon olduğunu anlaşıyorsunuz. Bileşenin NFPA 704 standardına bakıldığında, yanıcılık tehlikesi, reaktivite tehlikesi, sağlık üzerindeki tehlikesi etc. hepsinde tüm sınıflamalar üzerinden olabilecek en yüksek tehlike sınıflandırmasına sahip olduğu görülüyor. Pentaborana o kadar tehlikeli bir bileşen ki, hem ekstrem seviyede yanıcı, hem ekstrem seviyede reaktif ve ekstrem seviyede aşındırıcı olması bir yana zehirlilik seviyesi bile tek başına sinir gazları gibi yeni nesil kimyasal silahlar mukayese edilebilir noktadadır. Pentaborana kullanan yakıt sayesinde RD-270M standart RD-270 roket motoruna göre %15'lik bir itki gücü artışı yaşayacaktı. Yani F-1 roket motorunun yarısından daha az bir ağırlıkla F-1'inkine denk hatta belki daha fazla itiş gücü üretecekti. ABD pentaborana süpersonik bombardıman uçağı North American XB-70'de yakıt olarak kullanmayı planlamıştı ancak uçakta hidrokarbon yakıt kullanıldı. Sovyetler Birliği'nin ekstrem seviyedeki tehlikeli olan şeylerin geneliyle olan sicili ortada, ancak yine de Sovyetlerin Buran uzay mekiği ve R-36M/SS-18 kıtalararası balistik füzeleri için yerleşik bilgisayar ürettiği 80'li yıllara kadar RD-270 projesine fon ve insan kaynağı ayrılmaya devam edilseydi ne olurdu sorusu oldukça merak uyandırıcı. Belki de 'nihai roket motoru'nu üretebilirlerdi.