Karbon Ayak İzi Vergisi: Adalet mi, Yoksa Bir Akepeli Daha mı?
Son günlerde ortaya atılan karbon ayak izi vergisi önerisi, adeta bir "akepeli insan"ın yamyamlık girişimi gibi görünüyor. Bu öneri, egonomi şeysi Memet'in şahane (!) fikriymiş. Bakın ne diyor: "Zengin, güçlü, akepeli olmayan herkes cebindeki ve bankasındaki parasını verip silktir olup evine gitsin." Evet, bu kadar küstahça ve adaletsizce bir öneri.
Bu öneri, karbon ayak izini araç filosuyla özel uçaklarla gezen zenginlerin değil, balık istifi otobüslerde gidip karın tokluğuna çalışan emekçilerin ürettiğini görmezden geliyor. Bu, adeta bir "vergi yamyamlığı" girişimi. Bir avuç yamyam, emekçi sınıfın terinden ve emeğinden beslenmek istiyor.
Bu öneri, adalet ve eşitlikten uzak, zenginleri daha da zenginleştirecek bir politika. Karbon ayak izi vergisi, doğru uygulanırsa, çevreye olan etkisini azaltmak için zenginlere daha fazla sorumluluk yükleyebilir. Ancak, bu öneri gibi uygulanırsa, sadece emekçi sınıfı daha da yoksullaştırır ve adaletsizliği artırır.
Bu tür girişimler, toplumdaki zengin-yoksul uçurumu ile mücadele etmek yerine, bu uçurumdan beslenmeyi amaçlayan bir zihnin ürünüdür. Bu zihniyet, toplumu bölerek kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışır. Ancak, unutmamak gerekir ki, adalet ve eşitlik temelinde kurulan bir toplumda böyle yamyamlık girişimleri yer alamaz.
Bu nedenle, karbon ayak izi vergisi gibi önemli bir konunun, bu şekilde popülist ve bölücü bir şekilde ele alınması kabul edilemez. Bu konu, tüm paydaşların dahil olduğu şeffaf bir tartışma ortamında ele alınmalı ve adil bir çözüm bulunmalıdır. Aksi takdirde, bu tür girişimler toplumdaki gerilimi artıracak ve adalet arayışımızı baltalayacaktır.
Son günlerde ortaya atılan karbon ayak izi vergisi önerisi, adeta bir "akepeli insan"ın yamyamlık girişimi gibi görünüyor. Bu öneri, egonomi şeysi Memet'in şahane (!) fikriymiş. Bakın ne diyor: "Zengin, güçlü, akepeli olmayan herkes cebindeki ve bankasındaki parasını verip silktir olup evine gitsin." Evet, bu kadar küstahça ve adaletsizce bir öneri.
Bu öneri, karbon ayak izini araç filosuyla özel uçaklarla gezen zenginlerin değil, balık istifi otobüslerde gidip karın tokluğuna çalışan emekçilerin ürettiğini görmezden geliyor. Bu, adeta bir "vergi yamyamlığı" girişimi. Bir avuç yamyam, emekçi sınıfın terinden ve emeğinden beslenmek istiyor.
Bu öneri, adalet ve eşitlikten uzak, zenginleri daha da zenginleştirecek bir politika. Karbon ayak izi vergisi, doğru uygulanırsa, çevreye olan etkisini azaltmak için zenginlere daha fazla sorumluluk yükleyebilir. Ancak, bu öneri gibi uygulanırsa, sadece emekçi sınıfı daha da yoksullaştırır ve adaletsizliği artırır.
Bu tür girişimler, toplumdaki zengin-yoksul uçurumu ile mücadele etmek yerine, bu uçurumdan beslenmeyi amaçlayan bir zihnin ürünüdür. Bu zihniyet, toplumu bölerek kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışır. Ancak, unutmamak gerekir ki, adalet ve eşitlik temelinde kurulan bir toplumda böyle yamyamlık girişimleri yer alamaz.
Bu nedenle, karbon ayak izi vergisi gibi önemli bir konunun, bu şekilde popülist ve bölücü bir şekilde ele alınması kabul edilemez. Bu konu, tüm paydaşların dahil olduğu şeffaf bir tartışma ortamında ele alınmalı ve adil bir çözüm bulunmalıdır. Aksi takdirde, bu tür girişimler toplumdaki gerilimi artıracak ve adalet arayışımızı baltalayacaktır.