"Kilise yolunda, yorgun ve bitkin bir halde ilerlerken, bu adamın iç dünyasında neler döndüğüyle ilgili ipuçları vardır. Marcel Proust'un "Hazlar ve Günler" adlı eserinde tasvir edilen bu karakter, dua etmek için kiliseye giderken, iç dünyasında çalkantılı bir mücadele yaşar.
İki ay öncesine kadar, Tanrı'dan Françoise'ı sonsuza dek sevme lütfu için yalvarmıştı; ancak şimdi, aynı tutkulu ve ateşli şekilde, tam tersini dilemektedir. Artık onu sevmemesi, özellikle de başka birinin kollarında hayal etmenin acısıyla yaşamaması için yalvardığı Tanrı'ya dua etmektedir.
Bu karakterin iç dünyası karmaşıktır; bir yandan yaşamaya ve iyileşmeye yönelik umutlu bir arzu duyarken, diğer yandan da yaşlanan kalbi ve soluksuz kalmış zihni huzur arayışındadır. Bu çelişkili duygular, onu hem fiziksel hem de ruhsal olarak yıpratan bir durum yaratmıştır.
Proust, bu karakterin iç dünyasını ayrıntılı ve etkileyici bir şekilde tasvir ederek, aşkın karmaşık doğasını ve zamanın geçişiyle birlikte gelen acıları ortaya koyar. Bu adamın dua sahneleri, insan deneyiminin en derin ve en karanlık köşelerini aydınlatan güçlü ve duygusal anlar yaratır."
İki ay öncesine kadar, Tanrı'dan Françoise'ı sonsuza dek sevme lütfu için yalvarmıştı; ancak şimdi, aynı tutkulu ve ateşli şekilde, tam tersini dilemektedir. Artık onu sevmemesi, özellikle de başka birinin kollarında hayal etmenin acısıyla yaşamaması için yalvardığı Tanrı'ya dua etmektedir.
Bu karakterin iç dünyası karmaşıktır; bir yandan yaşamaya ve iyileşmeye yönelik umutlu bir arzu duyarken, diğer yandan da yaşlanan kalbi ve soluksuz kalmış zihni huzur arayışındadır. Bu çelişkili duygular, onu hem fiziksel hem de ruhsal olarak yıpratan bir durum yaratmıştır.
Proust, bu karakterin iç dünyasını ayrıntılı ve etkileyici bir şekilde tasvir ederek, aşkın karmaşık doğasını ve zamanın geçişiyle birlikte gelen acıları ortaya koyar. Bu adamın dua sahneleri, insan deneyiminin en derin ve en karanlık köşelerini aydınlatan güçlü ve duygusal anlar yaratır."