Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Yahudi Sorunu

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Yahudi Sorunu, 19. ve 20. yüzyıl Avrupa toplumunda Yahudilerin statüsü ve uygulanan muamele ile ilgili geniş kapsamlı bir tartışmaydı. Diğer “ulusal sorunlara” benzeyen bu tartışma, Yahudilerin toplum içindeki 18-20. yüzyıllarda Avrupa’da bir azınlık olarak medeni, yasal, ulusal ve politik statüsünü kapsıyordu. Sorun, Aydınlanma Çağı sırasında ve Fransız Devrimi’nden sonra Batı ve Orta Avrupa toplumlarında Yahudi kurtuluşu ile başladı. Tartışmanın konuları arasında yasal ve ekonomik olarak Yahudi kısıtlamaları (Yahudi kotası ve ayrımcılığı gibi), Yahudi asimilasyonu ve Yahudi Aydınlanması vardı. Yahudi Sorunu, 1880’lerden itibaren Yahudi karşıtı hareketler tarafından kullanılmış ve Nazilerin “Yahudi Sorununa Nihai Çözüm” ifadesiyle zirveye çıkmıştır. Benzer şekilde, Yahudi Sorunu ifadesi, özerk bir Yahudi anavatanının veya egemen bir Yahudi devletinin kurulmasının savunucuları ve karşıtları tarafından da kullanılmıştır. "Yahudi Sorunu"nun tarihi “Yahudi Sorunu” terimi ilk olarak 1750’lerde Büyük Britanya’da, 1753 Yahudi Vatandaşlığa Kabul Yasası ile ilgili tartışmalar sırasında kullanıldı. Holokost araştırmacısı Lucy Dawidowicz’e göre, Batı Avrupa’da “Yahudi Sorunu” olarak bilinen terim, yükselen siyasi milliyetçilik ve yeni ulus devletlere karşı Yahudilerin bir halk olarak görünürlüğüne ve ısrarcı tekilliğine karşı olumsuz tutumun bir ifadesiydi. Dawidowicz, “Yahudi kurtuluşunun ve Avrupa antisemitizminin tarihi, ‘Yahudi Sorununa’ çözümler ile doludur” demiştir. Sorun daha sonra 1789 Fransız Devrimi’nden sonra Fransa’da (la soru juive) tartışıldı. 1843’te Bruno Bauer’in Die Judenfrage (“Yahudi Sorunu”) adlı tezi ile de Almanya’da tartışıldı. Yahudilerin siyasi kurtuluşa ancak dini bilinçlerini bırakmaları durumunda kavuşabileceklerini savundu çünkü siyasi özgürleşme ancak laik bir devlet ile olabilirdi. 1898’de Theodor Herzl, Der Judenstaat adlı tezinde, tercihen Filistin’de bağımsız bir Yahudi devleti kurulmasını ve Siyonizm’i “Yahudi sorunu” için modern bir çözüm olarak savundu. Kudüs İbrani Üniversitesi’nden Otto Dov Kulka’ya göre, terim 19. yüzyılda Almanya’daki Yahudi kurtuluşu (Judenfrage) hakkındaki tartışmalarda kullanılmaya başlandığında yaygınlaştı. 19. yüzyılda konuyla ilgili yüzlerce broşür, risale, gazete makalesi ve kitap yazıldı ve birçoğu Yahudi nüfusunun başka yere yeniden yerleştirilmesi, sürgüne gönderilmesi veya asimile edilmesi gibi çözümler önerdi. Benzer şekilde, bu çözümlere karşı çıkan ve bunun yerine entegrasyon ve eğitim gibi çözümler sunan yüzlerce eser de yazılmıştır. Ancak bu tartışma sonucunda, “Yahudi sorununun” Alman Yahudilerinin muhaliflerinin yarattığı sorunlarla mı yoksa tam tersi Alman Yahudilerinin varlığının muhalifleri için yarattığı sorunlarla mı ilgili olduğuna karar verilememiştir. 1860’lardan itibaren bu terim giderek artan bir antisemitik eğilimle kullanılmaya başlandı, Yahudiler bu terim altında Alman ulusunun kimliği ve bütünlüğü için bir engel ve Almanların kendi içlerindeki düşmanlar olarak tanımlandı. Wilhelm Marr, Karl Eugen Dühring, Theodor Fritsch, Houston Stewart Chamberlerlain, Paul de Lagarde ve diğer antisemitistler, Yahudileri entegresyon yoluyla çözülemeyecek ırksal bir sorun ilan ettiler. Bu sorunu ise basını, eğitimi, kültürü, devleti ve ekonomiyi “Yahudilikten arındırma” taleplerini güçlendirmek için öne çıkardılar. Ayrıca Yahudiler ve Yahudi olmayanlar arasında yapılan evliliklerin kınanmasını önerdiler. Bu terimi Yahudileri sözde toplumsal baskın konumlarından uzaklaştırmak için kullandılar. Martin Salomonski’nin 1934 yılında yazdığı bilim kurgu kitabı “Zwei im andern Land” adlı eserinde Yahudiler için ayda bir sığınak tasvir ediliyordu, konu Yahudiler tarafından da ele alınıyordu. Bu ifadenin en kötü şöhretli kullanımı 20. yüzyılın başlarında ve ortalarında Naziler tarafından kullanılmasıydı. II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’daki Yahudileri yok etmeye çalıştıkları Holokost aracılııyla “Yahudi sorununa Nihai Çözüm” olarak adlandırdıkları şeyi uyguladılar. Bruno Bauer – Yahudi Sorunu Bauer, Yahudi Sorunu (1843) adlı kitabında, Yahudilerin ancak belirli dini bilinçlerinden vazgeçmeleri halinde siyasi kurtuluşa erişebileceklerini savunmuştur. Siyasi özgürleşmenin seküler bir devlet gerektirdiğine ve böyle bir devletin din gibi sosyal kimliklere “alan” bırakmadığına inanıyordu. Bauer’e göre bu tür dini talepler “İnsan Hakları” fikriyle bağdaşmıyordu. Bauer’e göre gerçek siyasi özgürleşme için dinin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Karl Marx – Yahudi Sorunu Üzerine Karl Marx, 1844 tarihinde yazdığı Yahudi Sorunu Üzerine adlı makalesiyle Bauer’e bir yanıt verdi. Marx, Bauer’in Yahudi dininin doğasının Yahudilerin asimilasyonunu engellediği görüşünü reddetti. Bunun yerine Marx, Bauer’in “Yahudiler siyasi olarak özgürleşebilir mi?” sorusunu, siyasi özgürleşmenin doğasını temelden maskeleyecek şekilde formüle etmesine saldırdı. Marx, Bauer’in makalesini kendi liberal haklar analizi için bir fırsat olarak kullandı. Marx, Bauer’in “seküler bir devlette” dinin artık sosyal yaşamda önemli bir rol oynamayacağı varsayımında yanıldığını savundu. Prusya’dan farklı olarak devlet dini olmayan Amerika Birleşik Devletleri’ndeki dinin yaygınlığını örnek gösterdi. Marx’ın analizinde, “seküler devlet” dine karşı değildi, aksine varlığını kabul ediyordu. Vatandaşlık için dini ya da mülkiyet vasıflarının kaldırılması, dinin ya da mülkün ortadan kaldırılması anlamına gelmiyordu, aksine her ikisini de doğallaştırıyor ve bireyleri bunlardan soyutlayarak ele almanın bir yolunu sunuyordu. Bu noktada Marx, dinsel özgürlük sorunun ötesine geçerek Bauer’in “siyasi özgürleşme” incelemesiyle alakalı asıl endişesine yöneldi. Marx, bireylerin seküler bir devlette ‘siyasi olarak’ özgür olabilseler de, daha sonra kapitalizm eleştirilerinin temelini oluşturacak olan, ekonomik eşitsizlik nedeniyle özgürlüğü üzerinde maddi kısıtlamalara bağlı olduğu sonucuna vardı. Marx'tan sonra [[Dosya:JewishChronicle1896.jpg|küçükresim|The Jewish Chronicle gazetesi Herzl'in Judenstaat eserini Yahudi sorununa çözüm olarak öne çıkarıyor.]] Werner Sombart, Yahudileri kapitalizme eğilimleri nedeniyle övdü ve 17. ve 18. Yüzyıl saray Yahudilerini entegre olmaları nedeniyle bir entegrasyon modeli olarak sunmuştur. 20. yüzyılın başında, tartışma hala geniş çapta tartışılıyordu. Fransa’da antisemitizmin kanıtı olduğuna inanılan Dreyfus Olayı bu konunun önemini arttırdı. Dini ve siyasi seçkinleri çinden bazıları asimilasyonu ve Avrupa’da siyasi katılımı desteklemeye devam ederken Theodor Herzl gibileri ayrı bir Yahudi devletinin kurulmasını ve Siyonist davanın ilerletilmesini önerdi. Josef Ringo, 1917 tarihli Tarihsel Bağlamında Yahudi Sorunu ve Çözüm Önerileri (Die Judenfrage in ihrem geschichtlichen Zusammenhang und Vorschläge ihrer Lösung) adlı eserinde bir Yahudi devletinin kurulmasını önerdi. 1880-1920 yılları arasında milyonlarca Yahudi, başta ABD ve Batı Avrupa olmak üzere başka yerlere göç ederek Doğu Avrupa’daki pogrom ve katliamlara karşı kendi çözümlerini yarattı. Naziler ve "Nihai Çözüm" Nazi Almanyası’nda Yahudi Sorunu (Almanca: Judenfrage) terimi, Almanya’da Yahudilerin varlığının devlet için bir problem yarattığı inancını taşıyordu. 1933 yılında iki Nazi teorisyeni, Johann von Leers ve Achim Gercke, Yahudi Sorunu’nun Yahudilerin Madagaskar’a ya da Afrika veya Güney Amerika’da başka bir yere yerleştirilerek çözülebileceği fikrini öne sürdüler. Ayrıca Alman Siyonistlerini desteklemenin artı ve eksilerini tartıştılar. Von Leers, Filistin Mandası’nda bir Yahudi vatanı kurulmasının bölge için insani ve siyasi sorunlar yaratacağını ileri sürdü. 1933’te Adolf Hitler ve Naziler iktidarı ele geçirdikten sonra Yahudileri Almanya’dan ve (sonunda) tüm Avrupa’dan atmayı ve nihai olarak sürgüne göndermeyi amaçlayan giderek daha da katılaşan yasalar uygulamaya başladı. Sonraki aşama, 1935 Nürnberg Yasaları aracılığıyla Yahudilere zulmedilmesi ve vatandaşlıklarının elinden alınmasıydı. 1938’de Kristallnacht pogromundan başlayarak daha sonra II. Dünya Savaşı sırasında Yahudiler toplama kamplarında devlet destekli şekilde gözaltı haline geldi. Son olarak hükümet, Yahudi Sorunu’na Nihai Çözüm olarak adlandırılan Yahudi halkının sistematik imhasını (Holokost) uyguladı. Halkı manipüle etmek için üretilen Nazi propagandasının en önemli örnekleri Eugen Fischer, Fritz Lenz ve Erwin Baur gibi kişilerin İnsan Kalıtımının Temelleri Öğretimi ve Irk Hijyeni adlı yazılarına dayanmaktadır. Karl Binding ve Alfred Hoche’nin Die Freigabe der Vernichtung lebensunwerten Lebens (Yaşamaya Değmeyen Hayatın Yok Edilmesine İzin Vermek) adlı çalışması ve Gerhard Kittel tarafından teşvik edilen sözde bilim adamlığı da rol oynamıştır. İşgal altındaki Fransa’da, işbirlikçi rejim Yahudi Sorunlarını incelemek için kendi enstitüsünü kurdu. Amerika Birleşik Devletleri'nde Holokost devam ederken bile Avrupa dışındaki Avrupa kökenli nüfusun fazla olduğu ülkelerde üstü kapalı bir şekilde Yahudi sorunu tartışılıyordu. Amerikalı subay ve ünlü Charles A. Lindbergh bu ifadeyi halka açık konuşmalarında ve yazılarında defalarca kullandı. Örneğin, 1970 yılında The Wartime Journals of Charles A. Lindbergh’in bir parçası olarak yayınlanan 18 Eylül 1941 tarihli günlük kaydında şunları yazdı: Flynn, Des Moines’de söylediklerimin doğrulunu sorgulamadığını söylüyor ancak Yahudi sorunundan bahsetmenin sakıncalı olduğunu düşündüğünü söylüyor. Flynn’in tutumunu anlamak benim için zor. O da benim gibi Yahudilerin bu ülkeyi savaşa iten en önemli etkenlerden biri olduğunu güçlü bir şekilde düşünüyor. Bunu sık sık söyledi ve şimdi de söylüyor. Bu konuyu küçük bir grup insan arasında özel olarak konuşmaya son derece de isteklidir. Günümüzdeki kullanımı Güçlü bir anti-Semitik komplo teorisi, Yahudi halkının medya, bankacılık ve siyaset üzerinde aşırı bir etkiye sahip olduğuna inanmaktadır. Bu komplo teorisine dayanarak bazı grup ve aktivistler “Yahudi Sorunu”nu tartışmakta ve bunu ele almak için farklı öneriler sunmaktadırlar. 21. yüzyılın başlarında beyaz milliyetçileri, alternatif sağcılar ve neo-Naziler, Yahudi sorununa atıfta bulunmak için JQ baş harflerini kullanmışlardır. Ayrıca bakınız Ermeni Sorunu Alman sorunu İrlanda Sorunu Polonya Sorunu Ulrich Fleischhauer Kaynakça Kategori:Adolf Hitler Kategori:Karl Marx Kategori:Azınlık hakları Kategori:Ulusal sorunlar Kategori:Holokost
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri