Bu sıralar çevremden her gün duyduğum, işletme sahiplerinin dikkat etmediği, ölümcül olabilecek bir yerleşim hatası. Denetleyen de yok, almış başlarını gitmiş hepsi. Yalpık saksılar olur şezlong yanlarında, bilirsiniz. İçlerinde gazete ve kömür olur genelde. Arada, güzel kokması için, ahududu aromalı limonata da dökerler kimi mekanlar. Bunlara su altından çıkan bazı balıklar ve kum karıncaları akın ediyor öğlen. Sonra ekseriyetle bayanlar, bunun içinde bikini üstlerini asıyor ve almadan gidiyor. Zamanla biriken enerji, geceleri ısı değişimi ile artıyor ve sabahları top oynayan insanların kafasına patlıyor sütyenimsi gülle topları. Aniden yüze gelen bu mayhoş koku ve kum bombası ile, insanlar garipleşiyor. En yakınındaki insanların kolunu ısırıp koparıyorlar, kimisi de yüzüp dönmüyor bir daha. Kıbrısa kadar gidiyorlar. Tüm ege sahil şeridi bu halde şu an. Bu böyle giderse 4 yıla kalmaz, sahiller tamamen eriyecek. Atlar koşacak insanların yüzdüğü bahçelik alanlarda. Belki de komple yok olacak Türkiye'nin yarısı. Allah kahretsin buna izin verenleri. Çocukları avrupalarda tabi, kendileri rahat. Umut ederim hepsinin başına aynısı gelir. Pis pis vıcık meme tadı istemiyoruz biz artık. Gidin balkona asın medeniyetsiz insanlar! Kırılıyor kaseler, parçaları, yedek olarak gezdirilen ikinci bir bebeğe saplansa, bunun hesabını kimse veremez. Her yer demir alaşım dolu. Baret desen yok, minibüslerin altındaki yağı yalıyor işciler. Amaçları ise röntgenlemek. Ne zaman desem, yaparız diyorlar ama bakan yok. Cemalbelkıs kazasındanım, Tunalı asıl memleketim. Yaz aylarında burası, sadece turistlere yönelik çalışan bir lunapark gibi. Metropoller de aynı. Yan vilayetimizden bize geliyorlar artık uyumaya. Hepsi de tipsiz gelenlerin.