Başka bir yer, başka bir toprak veya ülkede bu olayların yaşanmasının bir önemi yok. Bu toprakta doğduk belki burada, belki başka bir yerde öleceğiz. Ama insan, hayvan veya yaşamın bu kadar değersiz oluşu hakkında ne muhalefet, ne de halk tek kelime etmiyor. Adeta ölü taklidi yaparak yaşama devam ediliyor. Peki nereye kadar? Selçuk Kozağaçlının şu cümlelerine kulak vermekte fayda var: “Güvenlik yok, iş yok, gelecek yok, hukuk yok ama yaşamak çok kutsal! Yaşamanın kendisi değil kutsal olan, kutsal olan adil bir yaşam, kutsal olan onurlu bir yaşam, kutsal olan güvenli bir yaşam.” Peki biz ne için yaşıyoruz? Bu cümlelerin üstünden ne kadar zaman geçti ama ne değişti? Koca bir hiç. Hatta devlet nezdinde daha da değersiz hale geldik. Bu sistemi değiştirmeye aday olan muhalefette laciverti. İzmir'de yağmur yağdı. Kablo sistemi açıkta olduğu için 2 kişi öldü. İhmal yine halkı vurdu. Eski Kızılay başkanı Kerem Kınık'ın kızı Fatma Zehra Kınık, motosiklete çarptı. Motosiklette bulunan 17 yaşındaki çocuk hayatını kaybetti. Fatma Zehra Kınık, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. İhmal yine halkı vurdu. Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un oğlu Muhammed Hasan Şeyh Mahmud, Fatih'te kullandığı otomobille çarptığı moto kurye Yunus Emre Göçer'in ölümüne neden olduğu gerekçesiyle yargılanıyordu. Mahkeme, Muhammed Hasan Şeyh Mahmud'a 27 bin 300 lira adli para cezası vermişti. İhmal yine halkı vurdu. Ve böyle binlerce örnek. Bizim bu hayatta düzgün insanlar olarak yaşam sürmemizin önemi yok. Rastgele başınıza sizin istediğiniz dışında bir sürü şey gelebilir ve yine siz suçlanabilirsiniz.