Kendini biraz Eckhart Tolle'ye vermeli sevgili kardeşlerim. Şimdi'nin gücü ve dinginliğin gücü isimli kitaplarını okumalı. Tamamen kopup soyutlanmak değil belki ama, biraz ülke gündeminden de covid-19 götü kovalamaktan da uzak durmalı kardeşlerim. En önemlisi de, her daim şimdi'de, bütün mevcudiyetinle bulunmalı. İlk zamanlar elbette zor gelecek, lakin zihinle özdeşleşmeyi bırakıp, onun kontrolünü benlikte tutmalı. Kendisinin bana çok mantıklı gelen, son zamanlarda hayatımı radikal anlamda değiştirmiş bir öğretisi var. Bakınız sevgili kardeşlerim, adam diyor ki, “zihniniz siz değilsiniz. O, kendiniz sandığınız, buna körü körüne inandığınız sahte bir siz. Dikkat edin, o durmaz, sürekli konuşur. Sürekli eleştirir, yadsır. Sürekli sizi mutsuz etmek için çabalar çünkü varlığı buna, yani sizin acı-bedeninize bağlıdır. Geçmişi karıştırıp pişman olur, geleceği hayal edip kaygı duyar. O yüzden psikolojik zamana bağlıdır. Geçmiş ve gelecek kalktığında, o da size, gerçek benliğinize dönüşerek kaybolur. Bunlar (pişmanlık/kaygı) olmak zorunda değil. Zihniniz kalp değil, kontrolü sizde olmayan bir olgu değil. Bilakis, ancak onu durdurabildiğinizde gerçek kimliğinize ulaşacaksınız, gerçek benliğinizi bulacaksınız. Siz düşünceden ibaret değilsiniz, tam tersine, düşünce sizin benliğinizin yalnızca minik bir vechesi. Siz okyanus olduğunuzda, bunu şimdi'de tam olarak var olmak suretiyle başardığınızda, artık dalgalardan etkilenmezsiniz. Artık onların da sizin bir parçanız olduğunu kavrar, onlardan korkmaz, kaçmazsınız.” Daha bir sürü şey, şimdi yazamayacağım tabii ki hepsini. Okuyun, ingilizce biliyorsanız video öğretilerini izleyin kardeşlerim. Yok dolar çıkmış, euro inmiş, covid-19 yayılmış, hepimizin amına koyacakmış.. Benliğinizin var olmuş ve olacak tüm mevcudiyetinkiyle bir, ebedi bir kaynak olduğunu anlayıp, bunların ne kadar küçük problemler olduğunu görün. Bu gerçekleştiğinde, elinizin altında duran, günlük yaşantıda hiç farkına varmadığınız, kullanırken bile otomatiğe döndüğü için varlığını irdelemediğiniz küçücük şeyler, örneğin bir kitap sayfası, bir bardak su, bir minnak kaşık dahi size apayrı görünecek, apayrı hissettirecek. İşte o an, onu etiketlemeden, yalnızca bakarak ve görerek ve varlığını anlayıp ona derinden gelen bir sevgi akıttığınızda, gerçekten mutlu olacaksınız sevgili kardeşlerim. Kısacık bir an olacak bu başlarda.. sonra biraz daha uzun, sonra daha da.. ve sonra bir bakacaksınız, biriken mutlu anlar, derin bir huzur okyanusu oluşurmuş içinizde.. Göğsünüz artık bir bardak su değil, koca bir okyanus.