Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Yemen Mütevekkilî Krallığı

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
|bilgi={}}|kat=}} Yemen Mütevekkilî Krallığı , ilk dönem adıyla Yemen Zeydi Emirliği veya bilindik isimleriyle Yemen Krallığı ve Kuzey Yemen , kısaca ise Yemen ; İmam Yahya önderliğindeki Zeydîlerce Osmanlı İmparatorluğu'nun Yemen'den çekilmesinden sonra 1918 yılında kurulan ve 1970'e dek varlığını sürdürmüş devlet. Orta Doğu'da yer alan Yemen Krallığı 195,000km yüzölçümüne sahipti. Kuzeyinde Suudi Arabistan, güneyinde İngiliz hamiliğinde Güney Yemen yer alıyordu. Krallığın başkenti 1918'den 1948'e kadar günümüzde Yemen'in başkenti olan San'a, 1948'den 1962'ye kadar Taiz, para birimi ise Yemen riyaliydi. 1918 Mondros Mütarekesi'nin ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun Yemen'den çekilme kararından 3 gün sonra bölgenin dini lideri olan İmam Yahya San'a'ya girerek kendini Yemen hükümdarı ilan etti. Hükümdarlığını ilan etmesinin ardından Birleşik Krallık'ın himayesinde olan olan Güney Yemen'e saldırılar düzenledi fakat Birleşik Krallık bu saldırıları savuşturdu. Bu saldırılar sonrasında Güney Tihâme'deki aşiretlerinin isyanlarını bastırarak Asir Emirliği'ne doğru ilerledi. İtalya Krallığı ve Sovyetler Birliği ile antlaşmalar yaparak meşruluğunu arttırdı. Ardından 1927'de tekrar Birleşik Krallık himayesindeki ülkelere saldırı düzenledi ve bu saldırılar da başarısız oldu. 1934 yılında Birleşik Krallık'la sınır müzakeresi karşılığında Aden'e saldırmayacağı sözünü verdiği bir dostluk antlaşması imzaladı. O dönemde Suudi Arabistan'a bağlı olup isyan eden Asir emirini teslim etmeyi kabul etmemesinden dolayı Suudi-Yemen Savaşı çıktı. 4 ay sonra Yemen Necran'ı para karşılığında Suudi Arabistan'a vererek barış yaptı. Bu savaştan sonra Yemen Krallığı izolasyonist politika yürütmeye başladı. İmam Yahya, kuzey kesimlerdeki Zeydi aşiretleri arasında meşruiyete sahipken, kıyılardaki ve güneydeki bölgelerdeki Sünni nüfus onun yönetimini kabul etmeye daha az eğilimliydi. İktidarı korumak için otoriter bir yönetim sürdü ve kendi oğullarını çeşitli eyaletleri yönetmeleri için atadı. Bu yüzden artan hoşnutsuzluğun sonucuyla İmam Yahya 1948 yılında meşruti bir yönetim kurmak isteyen devrimciler tarafından öldürüldü fakat oğlu Ahmed bin Yahya sadık Zeydi aşiretlerinin yardımıyla iktidarı ele geçirdi. 1958 yılında Ahmed bin Yahya Mısır başkanı Abdünnâsır'ın baskılarıyla Birleşik Arap Devletleri'ne katıldı. Ancak Suriye 1961'de birlikten ayrıldığında Yemen de birlikten ayrıldı. Ahmed bin Yahya'nın ölümünden sonra oğlu Muhammed el-Bedir başa geçtikten 1 hafta sonra Mısır destekli es-Sallal önderliğinde askerler darbe yaparak Yemen Arap Cumhuriyeti'ni kurdu. El- Bedir dağa kaçarak Zeydi aşiretlerinin yardımıyla bir iç savaş çıkardı. Suudi Arabistan el-Bedir'i desteklerken, Mısır es-Sallal'ı desteklemek için asker gönderdi. Mısır'ın 1967'de İsrail'e yenilmesinin ardından kralcılar ile cumhuriyetçiler arasına mütareke için görüşmelere başlandı ve 1970 yılında kral yanlılarının hükûmette nüfuzunun olması karşılığında Yemen Mütevekkilî Krallığı resmen feshedildi. Yemen Mütevekkilî Krallığı, mutlak monarşi sistemiyle yönetilen otokratik, teokratik bir krallıktır. Ülkenin resmî bir dili yoktu, halkın geneli Arapça, Yahudi Yemen Arapçası, Yemen İbranicesi konuşmaktaydı. Ülkenin %90'ının Araplar, ~%10'luk kısmını Afro-Araplar ve 1949-50 yılları arasında gerçekleşen Sihirli Halı Operasyonu'ndan önce küçük bir kısmını Yemen Yahudileri oluşturmaktaydı. Nüfusun ~%55 Zeydî Müslüman, ~%45 Sünni Müslüman ve Sihirli Halı Operasyonu'ndan önce küçük bir kısmı Yahudiydi. Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği topluluklarına üye olan Yemen Mütevekkilî Krallığı, Birleşik Arap Devletleri'ne 1958'de katılıp 1961'de ayrılmıştır. Etimoloji Yemen'in etimolojisi hakkında çeşitli kaynaklar bulunmaktadır. Yamnat terimi Eski Güney Arabistan yazıtlarında ikinci Himyerî kralı II. Şammar Yahriş'in unvanında geçmektedir. Bu terim muhtemelen Aden ile Hadramut arasındaki kıyı şeridini mütekabil gelmektedir. Tarihî olarak Yemen, Suudi Arabistan'daki Kuzey Asir'den Umman'ın güneyindeki Zufar'a kadar uzanan daha geniş bir bölgeyi kapsıyordu. Bu bölge Büyük Yemen olarak adlandırılır. Yemen, İslâm coğrafyacılarına göre dünyanın merkezi kabul edilen Mekke’nin doğusuna doğru dönüldüğünde Kâbe’nin güneyinde, yani haritaya göre sağında kaldığı için el-yamin isminden türediği iddia edilmektedir. Diğer kaynaklarda Yemen'in saadet veya kutsanmış anlamına gelen yamn veya yumn kökünden geldiği iddia edilmektedir. Arabistan'ın geri kalanına Arabia Deserta (Türkçe: Issız Arabistan) denir iken, Yemen Helenistik Yunanlar tarafından Arabia Eudaimon (Grekçe: , ), Romalı coğrafyacılar tarafından, Arabia Felix (Türkçe: Bereketli/Talihli Arabistan) Araplar tarafından Yemen es-Sa'id (, ) olarak adlandırılmaktaydı. Latin ve Yunanlar antik Yemen'den Hindistan olarak bahsetmişlerdir. Bunun nedeni Perslerin Güney Arabistan'la temas kurduklarında Habeşilere ve diğer koyu tenli halklara Hintli demesinden kaynaklanmıştır. Yemen Mütevekkilî Krallığına sadece Yemen denmesinin yanı sıra her dönem farklı adlarla anılmıştır. Yemen Zeydî Emirliği: Yemen'in İslam ile tanışması daha Muhammed Peygamber zamanında bizzat onun elçilik görevine uygun olarak, yöre halkına hitaben mektup yollayarak İslama davet edişi ve Yemenlilerin bu davete karşılık verişi ile başlar. Dört Halife döneminde iyiden iyiye İslam hakimiyetine giren Yemen İslamın yayılışının üzerinden çok zaman geçmeden bölge haklı arasında Sünnî-Şii ayrımında oluşan ikilemede Şiiliğin başkalaşım geçirmiş bir kolu olan, adını Hz. Ali'nin takipçisi Zeyd'den alan Zeydîliği ağırlıklı olarak benimseyen halk topluluğu ve Seyyid olarak seçilmiş İmamların çabasından sonra İmam Yahya döneminde kurtulmasından sonra kurulmuş devletin ismi halkın geneli ve yönetici Zeydî olduğundan ve daha Avrupa'daki terimlere benzetilmeye çalışıldığında prensliğe benzer bir otoriteye sahip olduğu için Yemen Zeydî Emirliği koyuldu.1918 yılından 1926 yılına kadar bu isim kullanıldı. Yemen Mütevekkilî Krallığı: 2 Eylül 1926'da Yemen kabileleri boyun eğmeye başladıktan, İtalya ile San'a Antlaşmasında bütün Yemen kralı olduktan sonra ülkenin isminde değişikliğe gitti. Allah’a tevekkül eden, işini O’nun irâdesine bırakan, Allâh’tan gelene râzı olan anlamına gelen Mütevekkil terimi ile daha büyük bir monarşik devlet biçimi olan krallık terimini kullanarak Yemen Mütevekkilî Krallığı olarak değiştirdi. Bu isim değişikliği Seyyid sınıfında büyük bir endişe yarattı. Kuzey Yemen: Yemen Mütevekkilî Krallığı her ne kadar sadece Kuzey Yemen'in sahibi olsa da Güney Yemen o zamanlar Birleşik Krallık kolonisi olduğu için bir söz hakkı yoktu. Bu yüzden Birleşmiş Milletler'e katıldığında tüm Yemen'i temsil etmekteydi. Ancak krallığın çöküşünden sonra kurulan Yemen Arap Cumhuriyeti'nin ardından Aden Kolonisi'nin bağımsızlığını kazanıp Güney Yemen'i kurmasıyla Kuzey Yemen kadar söz sahibi hale geldi. Bu oluşan çift başlılık sebebiyle Yemen Arap Cumhuriyeti'nin öncülü olan Yemen Mütevekkilî Krallığı günümüzde Kuzey Yemen olarak anılmaktadır. Tarihçe Arka plan küçükresim|Osmanlı askerleri ile Yemenli yerel halk 1849'da Osmanlı İmparatorluğu, Zeydî imamının Osmanlı egemenliğini tanıması ve Osmanlı kuvvetlerinin San'a'ya konuşlanmasına izin vermesi için Tihâme bölgesini fethetti. Ahmed Muhtar Paşa görevlendirildiği Fırka-i ihtiyâtiyye Ordusu'yla Asîr'deki Muhammed Âiz’i ortadan kaldırdıktan sonra 1872’de tayin edildiği Yemen valiliği sırasında Kuzey Yemen'in en önemli şehri San‘a’yı alarak Yemen'de Osmanlı otoritesini yeniden kurdu. Ahmed Paşa otoriteyi sağladığı gibi Yemen'de imar çalışmalarını başlattı. San‘a’da bir kale, cami ve imaret'in yanı sıra bir matbaa kurdurttu ve San‘a-Hudeyde arasında telgraf hattı döşetti. Ancak bölgede görev yapan Osmanlı memurlarının idarî işlerde yolsuzluğa bulaşması yüzünden 1889’da Yemen’i kendi imamlarının yönetmesini isteyen Zeydîler isyan etti. İsyanı bastırmakla görevlendirilen Hicaz Valisi Ahmed Feyzi Paşa Hudeyde’ye üzerinden San‘a ve Taiz'e ilerleyerek isyanı kısa sürede bastırdı. Yemen’de çıkan isyanları bastırması zor olduğu gibi, Osmanlı'ya pahalıya mal olduğu için reformlar yapılamadığı için Yemen halkı daha çok fakirlik daha çok arttı. Halkın hoşnutsuzluğu giderilemediği için daha da isyan ettiler. II. Abdülhamid, İmam Yahya’nın otoritesini ortadan kaldırmak için bazı ıslahatlar yaptı ve Yemen’de yoksul kesmin vergi yükünü hafifletip okullar inşa ettirdi. Yemen’e Arapça bilen memurlar atayarak isyanlara son vermeye çalıştı. 1882, 1896, 1902 1904 ve 1910 isyanları sonrasında I. Dünya Savaşı'ndan kısa bir süre önce; 1913'te, Osmanlı İmparatorluğu resmi olarak Zeydî imamı olan İmam Yahya'ya bazı yetkileri devretmek zorunda kaldı. Buna karşılık İmam Yahya Osmanlı Devleti’ne karşı Seyyid İdrisî ile işbirliği yapmayacağına dair söz vermiştir. Ardından Birinci Dünya Savaşı ile birlikte Yemen'de birçok savaş gerçekleşti. İmam Yahya dönemi (1918-1948) küçükresim|367x367pik|1919 yılında Yemen Birinci Dünya Savaşı'nda cephelerin çıkmaza dönmesi yüzünden dönemin Zeydî imamı olan İmam Yahya hem kendi hem de Yemen’in akıbetinin ne olacağı konusunda endişe içine düştü. İmam Yahya, kendisine bir zarar gelmemesi için Lahic’i İngilizlere bırakıp karşılığında da İngiliz ve Seyyid İdrisî saldırılarının durdurulmasının sağlanıp, deniz yollarının açılmasını istemeyi düşünmeye başladı. 30 Ekim 1918'de, Osmanlı İmparatorluğu'nun Mondros Mütakeresi'ni imzaladı. Bu durumun ardından İmam Yahya San'a'ya girerek Yemen'in bağımsızlığını ilan etmiştir ve bağımsızlıktan 3 gün sonra İmam Yahya kendini Yemen Zeydî Emirliği'nin hükümdarı ilan etmiştir. Mütakereye göre Osmanlı bütün Yemen'den çekilecekti fakat şehrin valisi Mahmut Nedim Bey ve 40. Tümen kumandanı Galib Bey bu emre 45 gün boyunca uymadı. Kolordu Komutanı Ahmet Tevfik Paşa, askerlerin gecikmiş maaşlarının cüzi bir miktarını Vilayet kasasından ödediler. İmam Yahya eğer Kolordu birliklerinin teslimine kolorduca karar verilirse karşı çıkmayacağını bildirmiş, ileride yaşanabilecek taarruzlara önlem olarak da birliklerdeki silah ve cephanenin bir kısmının kendisine verilmesini talep etmiştir fakat bazı komutanlar buna itiraz etmiştir. Taiz Harekât Bölge Komutanı Ali Sait Paşa'nın inisiyatifle Aden'e gidip İngilizlerle görüştü. Ahmet Tevfik Paşa Yemen'i boşaltmayı ağırdan aldığından İngilizler 1918 Aralık'ında VII. Kolordu ile Yahya'nın heyeti İngilizlerle masaya oturdu fakat bu müzakereden bir sonuç çıkmadı. Direniş 1 ay daha devam etti ardından VII.Kolordu ve 40.Tümen ellerindeki cephanelerin büyük kısmını İmam Yahya'ya teslim ederek geri kalan kısmını da kabilelere satarak askerlere maişet verildi. 23 Ocak 1919'da son Osmanlı kuvveti İngilizlere teslim oldu.küçükresim|İmam Yahya ve birlikleri, San'a|250x250pikHer ne kadar çoğu memur ayrılmış olsa da San'a'da hala Mahmud Nedim Bey ve 200 Osmanlı memuru İmam Yahya tarafından alıkoyulmuş şekilde bulunuyordu. Yemen'de kalan memurlar Lozan antlaşması imzalanana kadar defalarca maaşlarının ödenmesi için İstanbul ve Ankara hükûmetine mektuplar yazdı. 13 Ekim 1923'teki bir mektupta Yemenlilerin kendi idarelerini kurmalarının uygun ve gerekli olduğunu, maddi taleplerin yerine getirilmesinin mümkün olmadığını, ancak teşkilatlanma için gerekli uzman veya memura ihtiyaç duyulduğu takdirde maaşlarının Yemen idaresi tarafından verilmesi kaydıyla Türkiye’nin yardımcı olabileceği yazıldı. Mahmut Nedim San'a valiliği, Ragıp Paşa dışişleri bakanlığı gibi önemli vazifelerde bulunmuşlardır. İmam Yahya, Lozan Barış Antlaşması’nın ardından resmî görevi sona eren Mahmud Nedim Bey’in Yemen’de kalmasını istedi. Ancak Mahmud Nedim Bey 1924 yılında Türkiye'ye döndü. Ardından geride kalan Türkleri de Türkiye'ye getirmeye uğraştı. 1926'da bazı memurlar Türkiye'ye döndü. Yemen'de kalan Türkler yerliler ile evlendi ve daha sonrasında çoğu Türkiye'dekiler tarafından öldükleri sanılmıştır. [[Dosya:Dar-Al Hajar.png|küçükresim|İmam Yahya'nın konutu Dârü'l-Hacer]] İmam Yahya, Kasımiler döneminden kalma olan Büyük Yemen idealini gerçekleştirmek istiyordu. Bu yüzden Osmanlı ile İngiltere'nin Mart 1914'de belirlediği Menekşe Hattı'nı tanımadığını ilan etti ve Büyük Yemen idealini gerçekleştirmek için 1919 yılında İngiliz yönetimindeki Aden Protektorası'na doğru ilerlemeye başladı fakat İngiliz ordusunun karşı saldırısıyla Yemenliler geri çekildiler. Geri çekilen İmam Yahya'nın ordusunun ardından gelen İngiliz ordusu da el-Hudeyde limanını işgal edip Asir Emirliği'ne teslim etti. Hudeyde'nin kaybının ardından İmam Yahya 1922'de tekrar Aden'e saldırdı. Aden'e 50km kala İngiliz Hava Kuvvetleri İmam Yahya'sının ordusunu ağır bombardıman altında bıraktığı için geri çekilmek zorunda kaldılar. Yemen'deki aşiretler üzerinde daha fazla kontrol sahibi olmak için 1922'de isyan eden Haşîd ve Bâkil kabilelerine karşı savaş açtı. İmam Yahya veliaht Prens Ahmed bin Yahya'nın gaddarlığını bildiği için isyanlarda onu komutan atadı. Haşîd eşkıyaları ile Muzaffer Ordu'nun bir sürü çatışması ardından Haşîd kabilesi bozguna uğradı. Prens Ahmed bin Yahya'nın emriyle ordu Haşîd kabilesini yağmaladı ve birçok kişiye tecavüz etti. Bu olaydan sonra İmam Yahya veliaht Prens Ahmed bin Yahya'ya Haşîd kabilelerinin reisleri ile şeyhlerini tutuklatmasını, esirleri toplatmasını ve ayrıca savaş zararlarını karşılaması için Haşîd kabilesinin cüzi olmayan miktarda vergi toplamasını, kabul etmeyenlerin evlerinin yıkılmasını emretti. Tutuklanan Haşîd şeyhleri ve aşiret liderleri Ghamdan hapishanesine gönderildi. Çocuklar dışındaki herkes işkencelerle öldürüldü.küçükresim|256x256px|1925 yılında Arabistan haritası1924 yılında el-Cevf ve Beydâ kabileleri isyan etti. Bunun üzerine İmam Yahya isyanın bastırması için Seyyid Abdullah el-Vezir liderliğindeki Yeni Ordu'yu gönderdi. Aşiretlerin üzerinde otoritesini kurduktan sonra 1923 yılında Muhammed ibn Ali el-Îdrisi'nin ölümünden sonra Asir Emirliği'nde ortaya çıkan taht mücadelesinden faydalanmak isteyen İmam Yahya çoğunluğu Haşîd kabilesinden olan aşiret üyelerinden olan birlikler ile Hudeyde'yi ele geçirdi. Hudeyde sakinleri tarafından ermiş olarak kabul edilen bir dizi türbe bu çatışmalar sırasında İmam Yahya'nın ordusuyla yerle bir edildi. Hudeyde ele geçirilirken el-Cevf kabileleri isyan etti ve kısa süre sonra yapılan çatışmanın ardından isyan sona erdi. Sonra Sabya'ya yöneldi ve el-İdrisi'nin oğlu Ali bin İdrisi'yi kuşattı. 1926'da İmam'ın ordusu Cizan ve Necran'da kendisini tanımayan aşiretlere baskın düzenledi Ali bin İdrisi İmam Yahya'ya kendisini Güney Asir'in hükümdarı olarak tanıması şartıyla ona bağlılığını sunmayı teklif etti fakat İmam Yahya bu teklifi İdrisiler fas asıllı olduğu iddia ederek reddetti. İmam Yahya'ya göre; İngilizlerle birlikte İdrisliler davetsiz misafirlerden başka bir şey değildi ve Yemen'den kalıcı olarak sürülmeleri gerekiyordu. Bu politikası Birleşik Krallık ve onların baskısı altında olan Hicaz ve Necid Krallığı ile sorunlar yaşamasına neden oldu. 1926 yılında Hicaz ve Necid Krallığı ile Yemen arasında Necran'ın toprak paylaşımı üzerine anlaşmazlık çıktı.küçükresim|250x250px|İmam Yahya'nın çocukları, 1930'larİmam Yahya, Güney Yemen'deki İngiliz'lere baskı yapmak ve iki işgalci güç arasında kendilerine ait olmayan bir toprakta çizilmiş sınır çizgisini tanımadığını duyurmak için 1927'de ed-Dali'ye girdi ve Aden Protektorası'na baskınlar düzenlemeye başladı. Buna karşılık olarak İngilizler özellikle Taiz ve İbb olacak şekilde Yemen'i bombalamaya başladı. Yemen'in hava kuvveti ve hava savunma sistemi bulunmadığı için Yemen tepki veremedi çok fazla zayiat verdi. Bu yüzden imam baskınları durdurmak zorunda kaldı. Daha sonra Ali Nasır el-Kardey Menekşe Hattı'nın güneyinde kalan Şebve'yi ele geçirmek için bir aşiret birliği ile yola çıktı. Çatışma olmadan aşiretler İmam Yahya'ya boyun eğdi. Şebve'deki aşiretler imamın boyunduruğuna girdikten sonra İngilizler Şebve'deki aşiretleri bombalamaya başladı. Aşiretleri bombalamalarının asıl nedeni İmam'ın sarsılan otoritesini daha da sarsmaktı. İmam Yahya'yı ilk kez bütün Yemen'in kralı olarak tanıyan ülke 1926 yılında imzalanan İtalya-Yemen Antlaşması'yla İtalya Krallığı oldu. Böylece İmam özellikle Arap coğrafyasında Yemen kralı olarak nitelendirdi. Bu konuda Aden Protektorası'nın idarecileri endişelenmeye başladı çünkü İmam Yahya Güney Yemen'de hak talebinde bulunmasıyla saldırılarını meşrulaştırmıştı. İdrisiler İmam Yahya'ya yaptıkları teklifin aynısını İbn Suud'a da teklif ettiler ve Suud himayesine girdiler. Böylece Yemen ile Suudi Arabistan arasındaki tampon devlet yok olmuş oldu. 1930 yılında Suudlar Asir'in kontrolünü ele geçirdi ve bölgeye Suudlardan birisini atadı. 1931 yılında Yemen ile Suudi Arabistan arasında bir tür dostluk antlaşması imzalandı. Suudi-Yemen Savaşı küçükresim|Savaşın haritada gösterimi(çalışmıyor ise üzerine tıklayınız.) |250x250px İdrisiler Suudi Arabistan'a isyan etti ve Suudi Arabistan kısa süre sonra isyanı bastırdı. Emir İdrisi Yemen'e sığındı. Bu yüzden Yemen-Suudi Arabistan ilişkileri gerilmeye başladı. İmam Yahya antlaşmaya uymayıp Necran'a saldırdı. İmam Yahya, Asir'deki yönetimin el-İdrisi'ye bırakılmasını talep etti. Suudi Arabistan'ın gönderdiği elçileri ile anlaşılamayınca elçiler hapse atıldı. Birleşik Krallık tarafsız kalmak için iki taraf ile de dostluk antlaşmaları imzaladı fakat yine de savaştan önce Suudi Arabistan'a uçak ve silah yardımında bulundu. İngilizler kırk yıl boyunca Yemen'in bağımsızlığını garanti etti ve İmam Yahya'da her ne kadar Menekşe hattını kabul etmese de sınır müzakeresi karşılığında Aden'e saldırmayacağı sözünü verdi. Mart 1934'te Abdülaziz ibn Su'ud, oğlu Prens Suud'a Tihame ve el-Hudeyde gölgesini işgal etmesini emretti. 20 Mart 1934'te Suudi Arabistan resmen Yemen'e savaş ilan etti. Böylece Suudi-Yemen Savaşı başladı. Savaşta Yemen'in 37.000 Suudların 30.000 kişilik ordusu vardı. Savaşın başlangıcında Suudlar hızla ilerleyerek Hacara ve Necran'ı sırasıyla 7 ve 21 Nisan'da ele geçirdiler. Yemen Dağlarını es geçerek Mayıs 1934'te el-Hudeyde'yi ele geçirdiler. Ele geçirdikten sonra şehri yağmalamaya başladılar. Hindistan Dominyon'undan gelen ticaretçileri de yağmalamakla tehdit edince Kraliyet donanmasından askerler düzeni sağlamak için intikal edince yağmalamaktan vazgeçtiler. Sana'a'da kıtlık baş göstermeye başladı. İmam, oğlunun kaçarken öldürüldüğüne dair söylentileri yalanladı. Yemen San'a kentine sıkıştı. Bölgeye ne İngiliz ne de İtalyan güçlerinin müdahale etmesi beklenmiyordu. İbn Suud imamın tahttan çekilmesini, sınır bölgesinin beş yıllık kontrolünü ve eski Asir Emiri'nin Yemen'den sürülmesini talep etti ama İmam Yahya kabul etmedi. Suudlar tanklar başta gelmek üzere daha iyi silahlara sahip olmasına rağmen Suudi Arabistan'ın askerlerinin dağlık bölgeye adapte olamaması ve buna karşılık Yemen askerleri daha deneyimli olduğu için San'a düşmedi. İbn Suud savaşı sürdürecek durumu olmadığı ve yeni bir Müslüman Kardeşler isyanı çıkacağı ihtimalinden dolayı Yemen ile anlaşmaya karar verdi.küçükresim|Yemen birlikleri Hudeyde'ye girerken, 1934|250x250px12 Mayıs 1934'te barış görüşmeleri başladı. İbn Suud Yemen topraklarıyla ilgilenmediğini iddia ederek İmam Yahya'nın tahttan çekilmesi talebinden vazgeçti ve 20 yıllık bir ateşkes talep etti. 14 Haziran 1934'te imzalanan Taif Antlaşması ile günümüzdeki Yemen-Suudi Arabistan sınırı belirlendi. Yemen Krallığı; Necran, Asir ve Cizan'ı Hicaz ve Necid Krallığı'na bırakmak zorunda kaldı. Son Suudi birlikleri 7 Temmuz'da Yemen'den ayrıldı. Foreign Affairs Dergisi'nde yazan tarihçi Hans Kohn bu çatışmayı bazı Avrupalı gözlemcilerin gerçekte İngiliz ve İtalyan çıkarlarının bir çatışması olarak değerlendirmek eğiliminde olduklarına değindi. Suudların İngiltere ile Yemen'in İtalya ile bağlarının bulunmasına karşın netice olarak iki emir arasındaki rekabetin iki ülke arasındaki rekabeti beslemeyeceği değerlendirmesini yaptı. Savaş sonrası San'a Dostluk Antlaşması'na rağmen Yahya'nın uleması tarafından müzakere edilen İngiliz Aden Protektorası (daha sonra Yemen Demokratik Halk Cumhuriyeti) ile krallığının güney sınırını tanımaması, zaman zaman İngilizlerle çatışmalara neden oldu. 15 Ekim 1937 tarihinde İtalyan-Yemen Antlaşması uzatıldı. II. Dünya Savaşı ve sonrası İmam Yahya her ne kadar İngiliz karşıtı olup, İtalya Krallığı'nın mensup olduğu Mihver devletlerine yakın olsa da II. Dünya Savaşı boyunca izolasyonist bir politika yürüttü. Savaşa katılmadığı halde Türkiye gibi Yemen'de kıtlıklarla karşılaştı. 1943 yılında Yemen'de büyük bir kıtlık meydana geldi. Devletin rezervleri açılması İmam'a önerilse de kabul etmedi. 1944 yılında Kuzeydeki Devrimin Babası lakaplı şair Muhammed Mahmud ez-Zûbayirî, Mısır'dan Yemen'e döndü, ancak kısa süre sonra güneye kaçarak Büyük Yemen Meclisi'ni kurdu. 1945 yılında Yemen, Arap Birliğinin kurucu üyesi oldu. 4 Mart 1946'da Başkan Harry Truman'ın Yemen kralı İmam Yahya'ya yazdığı bir mektupta Yemen Krallığını egemen bir devlet olarak tanıdı. İbrahim bin Yahya babası İmam Yahya 1946 yılında el-Ravda şehrinde hastalandığında birkaç komutan ve aşiret aşiret lideriyle temasa geçerek, Sana'a şehrindeki Dârü'l-Hacer, el-Salalah Sarayı gibi önemli noktaları ele geçirip babası ve kardeşi Ali bin Yahya'yı tutuklamayı iktidarı ele geçirmeyi planladı. Planını şair Ahmed bin Muhammed el-Şami gibi güvendiği kişilere gösterdi fakat kimse onu desteklemedi. Planının babasına gideceğinden endişe ettiği için Yemen'den kaçabilmek için hasta taklidi yapıp delirdiği ve sara nöbetleri geçirdiği söylentilerini çıkarttı. Doktorlar çözüm bulamadığı için babasına Etiopya'ya gönderilmesini tavsiye etti. Tercüman olması için iyi derecede İngilizce bilen Profesör Ahmed el-Burak ile Yemen'den çıktılar. Bir süre Asmara'da kaldıktan sonra Aden şehrine gittiler ve İbrahim babasının yönetimine karşı kurulmuş olan Ahrar Partisi'ne katıldı. 30 Eylül 1947 tarihinde Yemen, Birleşmiş Milletlere katıldı. 20. yüzyılın ortalarında Yemen Yahudilerinin çoğu Yemen'i terk etti ve yeni kurulan İsrail'e göç etti. 1948 yılında Hür Yemen Cemiyeti üyelerinin otoriter yönetime karşı broşürler dağıtması dolayısıyla 100'e yakın üye tutuklandı. 1948 Arap-İsrail Savaşı'na küçük bir seferi kuvveti gönderildi. El-Veziri Darbesi [[Dosya:Al-wazir.jpg|küçükresim|321x321pik|Abdullah el-Vezir, Mart 1948]] El-Veziriler iktidarı ele geçirmek için 17 Şubat 1948'de Şeyh Ali Kardey San'a'nın güneyindeki Savad Hizyaz'da İmam Yahya'ya pusu kuruldu. Yolun ortasına koyulmuş taş yüzünden durmak zorunda kalan konvoya Ali Kardey'in grubu ateş açtı ve İmam Yahya, torunu ve iki asker öldürüldü. İmam'ın cesedinde 50 mermi bulunduğu söylendi. Ardından El-Veziriler krallığı yönetmesi için Abdullah el-Vezir'i atadılar. el-Vezir meşrutiyet ilan edip geçici Şurâ Meclisi oluşturdu. Mecliste başında İbrahim bin Yahya olmak üzere önde gelen altmış alim ve hukukçu vardı. Yeni hükûmete bakan Ali bin Abdullah'ın başkanlık ettiği ve Ahmed Muhammed'in de yer aldığı yeni hükûmet kuruldu. Numan Tarım Bakanı olarak, Şeyh Muhammed Ahmed Numan İçişleri Bakanı olarak, Muhammed Mahmud el-Zübeyri Eğitim Bakanı olarak ve Yargıç Abdullah Al-Agbari Devlet Bakanı olarak, Hüseyin Abdülkadir Savunma Bakanı olarak, Hizmetkar Galib el-Vacih olarak Maliye Bakanı, Yargıç Ahmed el-Carafi Ekonomi ve Maden Bakanı ve Sayın Ahmed el-Mutaa Ticaret ve Sanayi Bakanı olarak göreve başladı .Prens Ali bin Yahya Hamideddin de Devlet Bakanı ve Yargıç olarak atandı. Hasan el-Omari, Devlet Bakanı olarak atandı. küçükresim|200x200pik|San'a Aden'den Kahire gazetelerine İbrahim bin Yahya imzalı "Babamız İmam Yahya Hamideddin vefat etti. Ahmed el-Vezir imam seçildi ve ben de Konsey başkanıyım." telgraf yollandı. Darbe sırasında Londra'da olan Abdullah bin Yahya babasının öldüğünü yalanladı ve şifreli bir şekilde ekledi: "Koşullar karışık ve Yemen'den bazı abartılı haberlerin gelmesi anlaşılabilir." Bu darbe Arap ülkeleri tarafından hoş karşılanmamıştır. Özellikle Suudlar ve geri kalan Arap kralları yeni hükûmeti tanımadı. Darbenin ardından oğlu Ahmed bin Yahya Kuzey Yemen'i dolaşarak kabileleri ve Suudi Arabistan'ı kendi ardında topladı ve topladığı kabileler ile San'a'yı kuşattı. Birkaç hafta sonra şehrin kontrolünü ele geçirdi. Ardına aldığı kabilelere başkenti yağmalamasına izin verdi. Sana'a'nın yağmalanması yedi gün sürdü ve 250.000 civarında kabile üyesinin katıldığı varsayılmaktadır. 8 Nisan 1948'de Abdullah el-Vezir kafası kesilerek idam edildi. Darbe sırasında yaklaşık 5000 kişi öldü. George Washington Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Bernard Reich'e göre İmam Yahya, ataları gibi daha iyisini yaparak Türklere ve İngiliz işgalcilere karşı kuzey yaylalarındaki Zeydi aşiretleri örgütleyerek Yemen'i birleştirerek başka bir mezarlığa çevirebilirdi. Ahmed bin Yahya dönemi (1948-1962) İmam Yahya, 1948'de darbede öldürülmesinin ardından oğlu İmam Ahmed bin Yahya iktidara geldi. Saltanatı; artan gelişme, açıklık ve Büyük Yemen'in yaratılmasına yönelik özlemlerinin önünde duran güneydeki İngiliz varlığı konusunda Birleşik Krallık ile yenilenen sürtüşme ile damgasını vurdu. Ahmed bin Yahya, babasından biraz daha ileri görüşlüydü ve dış ilişkilere daha açıktı. Yine de onun rejimi, babasınınki gibi otokratikti; en sıradan durumlarda bile onun onayı gerekiyordu. Ahmed bin Yahya, katılığı, gaddarlığı ve zulmü ile tanınırdı ve Yemenlilerin onu o dönemde Ahmed Ya Canah olarak tanımlamasının nedeni de buydu ve bu özelliğinden dolayı babası, kendisine karşı çıkan isyanları -özellikle Haşid ve Tihame'de- bastırma görevini ona verirdi. Ahmed bin Yahya, babası İmam Yahya gibi Büyük Yemen fikrine sahipti. 1950'lerde Güney Arabistan'da İngiliz egemenliğini tanımadıktan sonra Yemen'i Aden Protektorası'ndan ayırmaya yarayan bir İngiliz-Osmanlı sınırı olan Menekşe Hattı boyunca bir dizi sınır çatışmalar yaşandı. Çatışmaları İngilizler kazanmıştır. 1952 yılında İmam Ahmed, halka açık yerlerde radyo dinlemeyi yasakladı. Mart 1955'te, bir grup subay ve Ahmed'in iki erkek kardeşi tarafından yapılan bir darbe, kralı bir süreliğine görevden aldı. Ancak darbe çabucak bastırıldı. Ahmed bin Yahya, Arap milliyetçileri ve pan-Arabistler tarafından desteklenen Mısır Cumhurbaşkanı Cemal Abdünnâsır'ın artan baskılarıyla karşı karşıya kaldı ve Nisan 1956'da Mısır ile karşılıklı bir savunma antlaşması imzaladı. Mart 1958'de Yemen, Birleşik Arap Devletleri'ne katıldı. Ancak, bu konfederasyon Suriye'nin Eylül 1961'de Birleşik Arap Cumhuriyeti'nden ve Aralık 1961'de Birleşik Arap Devletleri'nden çekilmesinden kısa bir süre sonra dağıldı. Bu olaylardan sonra Yemen ile Mısır'ın ilişkileri kötüleşti. 1959 yılında Sovyet Kızılhaç ve Kızılay Derneği, Yemen'in kuraklığın etkilerinin üstesinden gelebilmesi için 10.000 ton buğday gönderdi. Kuzey Yemen İç Savaşı (1962-1970) küçükresim|1962 yılında Yemen'deki bir kralcı kampı|356x356px küçükresim|Kuzey Yemen İç Savaşı'ndaki seferi Mısır Birlikleri|200x200px|sol İmam Ahmed, Eylül 1962'de öldü ve yerine oğlu Muhammed el-Bedir geçti. Abdünnâsır'dan ilham alan kraliyet muhafızları komutanı Abdullah es-Sallal tarafından yönetilen Mısır eğitimli subaylar Muhammed el-Bedir'i başa geçtiği yıl onu görevden aldı, San'a'nın kontrolünü ele geçirdiler ve Yemen Arap Cumhuriyeti'ni kurdular. Bu olay Kuzey Yemen İç Savaşı'nı ateşledi. İmam daha sonra Suudi Arabistan sınırına kaçarak yönetimi tekrar ele geçirmek için kuzeydeki Şii aşiretlerin desteğini alarak karşı saldırı başlatması kısa bir süre sonra iç savaşı tırmandırmıştır. küçükresim|250x250px|Kızılhaç delegesi Andre Rocher, Prens Abdullah bin el-Hasan ile Sovyetler; Yemen Cumhuriyetini bu olaylardan hemen sonra, 29 Eylül 1962'de tanıdı. Suudi Arabistan ve Ürdün ise monarşistleri desteklemeye başladı. 5 Ekim 1962'de Prens Hasan, Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde kralcı bir sürgün hükûmet kurdu. 40.447 kişilik Krallık Ordusuna karşılık 55.000 Mısır askeri, 3.000 cumhuriyetçi vardı. Sonrasında asker sayısını 130.000'e kadar çıkardığı için Altı Gün Savaşı'ında kaybetmesini hızlandırdı. Kralcılar Cumhuriyetçilerin sayısal üstünlüğünü azaltmak için Yemen aşiretleri ile anlaştı ve 1965 yılında Kralcılar takriben 220.000 kişiye çıktı. Mısır, 1965'in sonlarında kimyasal silah kullanmaya başladı. 11 Aralık 1966'da on beş gaz bombası nedeniyle iki kişi öldü ve otuz beş kişi yaralandı. 5 Ocak 1967'de Prens Hasan bin Yahya'nın karargahı olan Kitaf köyüne yapılan gaz saldırısında 140 kişi öldü ,130 kişi de yaralandı. Bu olaylardan sonra Birleşik Krallık ile Amerika Birleşik Devletleri Mısır'a baskı kurdu. Mısır iddiaları kabul etmedi ve bildirilen olayların muhtemelen gazdan değil, napalmdan kaynaklandığını öne sürdüler. Kızıl Haç alarma geçti ve 2 Haziran'da Cenevre'de endişelerini dile getiren bir bildiri yayınladı. Bern Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü, Kızıl Haç'ın raporuna dayanarak, gazın muhtemelen halojen türevler - fosgen, hardal gazı, levizit, klorür veya siyanojen bromür- olduğu yönünde bir açıklama yaptı. Gaz saldırıları Altı Gün Savaşları'ndan 3 hafta sonra durdu. Kimyasal saldırılar yüzünden tahminen 1.500 kişi öldü ve 2.000 kişi yaralandı. Çatışmalar Mısır birliklerinin geri çekildiği 1967 yılına kadar devam etti. 1968'e gelindiğinde, Sana'a'daki son bir kralcı kuşatmasının ardından 1970 yılında İslam konferansında Suudilerle anlaşma sağlandı ve Cumhuriyetçi rejimi pekiştiren ilk daimi anayasa 30 Aralık 1970 yılında kabul edildi. Çatışma sırasında her iki taraftan 100.000'den fazla kişi öldü. Mısırlı tarihçiler, monarşistlerin kullandığı gerilla savaşı taktikleri nedeniyle bu iç savaşı Mısır'ın Vietnam Savaşı olarak adlandırmaktadır. Siyaset Yemen Mütevekkilî Krallığı, mutlak monarşinin uygulandığı üniter devlettir. Yönetimi elinde bulunduran Zeydîlerde imamet anlayışı vardı. İmamet anlayışı yüzünden Yemen imamları 26 Eylül Devrimi'ne kadar siyasetle ilgilenmişlerdir. 10 tane seyyidden oluşan meclis imamın ölümünden sonra sonra başa geçecek imamı seçiyordu. Memlüklere ve Osmanlılara bağlı oldukları dönemlerde bile Yemen'de, özellikle özellikle Zeydi mezhebinin daha yoğunlukta olduğu Kuzey Yemen dağlarında sözleri geçmiştir. 1926 yılında İmam Yahya oğlunu veliaht olarak atayarak hanedanlık ilkesine geçiş yaptı. Böylece imamlık şartları karşılayan değil, babadan oğula geçer oldu. Bu Zeydi geleneğinde imamın atanmasında önemli bir rolü olan Seyyid sınıfının bir kısmından düşmanlık yarattı. Dış ilişkiler küçükresim|190x190pik|Birleşmiş Milletler toplantısında Yemenli diplomatlar, Paris, 1948 Yemen Mütevekkilî Krallığı, Arap Birliği (1945), Birleşmiş Milletler (1947) gibi ulusları örgütlerin üyesiydi. Güney Yemen o zaman Birleşik Krallık himayesinde olduğu için bütün Yemen'i temsil ediyordu. [[Dosya:Usa-ye-1.jpg|küçükresim|190x190pik|Harry S. Truman, Hasan bin Yahya ile konuşuyorken]] Gücü doğrultusunda, Yemen Krallığı çoğu zaman izolasyonist politika yürütmüştür. Yeni kurulmuş olan Yemen'i güçlendirmeye ve devletinin uluslararası tanınırlık kazanmasına yönelik adımlar attı. 2 Eylül 1926'da Yemen uluslararası alanda tanındı ve Sovyetler Birliği ile diplomatik temaslar Ankara'da gerçekleştirdi. İmam Yahya ile Mussolini 1926 yılında San'a Antlaşması'nı imzalayarak bir ortaklık ilişkisi kurdu. Böylece İtalya Krallığı İmam Yahya'yı bütün Yemen'in kralı olarak kabul etti. Bunun yanı sıra, Yemen Krallığı üzerinde emelleri olan Suudi Arabistan'a karşı diplomatik destek sağladı. 15 Ekim 1937 tarihinde bu antlaşma tekrardan uzatıldı. Sovyetler Birliği ile de Sovyet-Yemen Dostluk ve Ticaret Antlaşması imzalayarak ilişkiler geliştirildi. 1934 yılında Suudi Arabistan'la Taif Antlaşması imzalanarak kuzey sınırı belirlendi ve ticaret gibi diğer ilişkiler geliştirildi. Taif Antlaşması her 20 yılda bir yenilenecekti ve geçerliliği 1995 yılında teyit ettirilecekti. Aden'i kontrolü altında tutan Birleşik Krallık ile bütün Yemen'i kontrol etmek isteyen Yemen Krallığı'nın ilişkileri genellikle gergindi. Hatta İmam Yahya mektuplarında İngilizlerin gerçek istekleri ve esas gayeleri İslam'ı parçalamak ve dağıtmak, ta ki bizlere hakimiyet kurup kendilerine kul köle yapmak olduğunu yazıyordu. Birleşik Krallık'ın demiryolu yapımı gibi teklifleri reddediliyor, sınır çatışmaları yapılıyordu. 1928'den sonra İngilizlere karşı yürütülen agresif politikalar değiştirilerek Birleşik Krallık ile San'a Dostluk Antlaşması imzalandı. 1948 yılına kadar Birleşik Krallık'a karşı agresif tutum sergilenmedi. Ahmed bin Yahya döneminde bu tutum değişti ve 1950'lerde Birleşik Krallık'ın Güney Arabistan'daki egemenliğini tanımadığını ilan ederek sınır çatışmalarına girdi. küçükresim|190x190pik|Muhammed el-Bedir ile Çinli diplomat Dostluk ve İşbirliği Antlaşmasını imzalıyorken, 1958 4 Mart 1946'da Amerika Birleşik Devletleri başkanı Harry Truman İmam Yahya'ya yazdığı bir mektupta Yemen Krallığı'nı egemen bir devlet olarak tanıdı. Bununla birlikte Sovyetler Birliği ile birlikte Çin Halk Cumhuriyeti ile ilişkiler güçlendirildi. Bu ülkelerce birçok yardım yapıldı. 26 Eylül Devrimi'nin bir iç savaşa dönmesinin ardından bir çift başlılık meydana geldi. Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti ve Mısır Yemen Arap Cumhuriyeti'ni tanıyorken Suudi Arabistan ve Birleşik Krallık Yemen Mütevekkilî Krallığı'nı tanıyordu. Suudi Arabistan kralcılara bütçe desteği sağladığı için onlara bağımlı hale geldiler. 1970'de yapılan anlaşma sonunda herkes Yemen Arap Cumhuriyeti'ni tanıdı. İdari bölümler Yemen Mütevekkilî Krallığı idari açıdan üniter yapıya sahiptir. Yerel yönetimler kısıtlı da olsa güçleri vardır. Ülkenin en büyük idari birimleri livalardır ve en son düzenlemeye göre 8 tane liva vardır. Bu livalar mihlaflara ayrılmıştır. Yemen Mütevekkilî Krallığı'nın başkenti 1948'e kadar San'a'ydı, sonrasında Taiz oldu. Osmanlı İmparatorluğu, 1918'de Yemen Vilayeti'ni İmam Yahya'ya bıraktı. İmam Yahya aynı yapılanmayı devam ettirirken bazı değişikliklere gitti. İlk olarak Hacur kazasını, es-Şerfin bölgesini, Kahlan ve Ahnum ilçesini birleştirerek Hacce sancağını kurdu. Habbur ve el-Suda'yı ele geçirdikten sonra isyan çıkartan Muhsin bin Nasır Şeyban'ın ardından başına büyük oğlu Ahmed bin Yahya'yı getirdi. İmam'ın otoritesi yayıldıktan sonra Midi ve Abs bölgesi ihlak edildi. 1922'de Kaim ve İb bölgesini Taiz sancağından ayırdı ve Zamar sancağına atadıktan sonra direkt San'a'ya bağladı. Sonrasında Saada'yı ayrı bir sancak haline getirerek Liva el-Şam sancağını kurdu. Zamar sancağına Zabid bölgesi bağlandı ve başına Abdullah el-Vezir getirildi. Abdullah el-Vezir başka bir işe ayrılınca 1938'de İmam Yahya İbb bölgesine Taiz sancağından da toprak ekleyerek ayrı bir sancak yapıldı. Başına Hasan bin Yahya'yı geçirdi. İbb sancağına Rada kazasından Hübeyşiyye, Riyaşiyye mihlafından bir kısım alınarak eklendi. Ahmed bin Yahya döneminde Kevkeban, Tavila, Hafaş ve Melhan bölgelerini birleştirerek Mehvit sancağını kurdu. Sonunda Yemen 8 sancağa bölündü. Ordu küçükresim|250x250px|San'a Askeri Okulu Yemen ordusu iki bölümden oluşur: Kara Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri. Ordunun bir kısmı parası ödenen profesyonel askerler iken geri kalanı savaş zamanı çağrılan aşiret askerleriydi. Yemen daha bağımsız olmadan önce İmamların prestiji sayesinde aşiretleri yönetme yetkisine sahipti ama bu birlikler düzenli değildi. İlk düzenli Yemen ordusu Osmanlı İmparatorluğu'nun dört jandarma taburu ve üç süvari alayı oluşturmak için aşiret askerlerini toplamaya başladığı 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanmaktadır. küçükresim|250x250px|1920'lerde bir Yemen top Osmanlı İmparatorluğu Yemen topraklarından çekildikten ve İmam Yahya'nın Yemen'de tam kontrole sahip olmasından sonra ilk başta Taiz Tugayı olmakla birlikte Osmanlı'daki Yemen tugayları İmam Yahya'nın safına geçmeye başladı. Osmanlı döneminden kalma Yemen Tugaylarının Arabistan Yarımadasında Yemen'i savunmaya yetmeyeceğini bildiği için İmam Yahya ordu büyüklüğünü arttırdı. San'a, Zamar, Taiz, İbb, Hudeyde, Mehvit, Liva el Şam, Hacı olmak üzere 8 tugay kuruldu. Kara Kuvvetleri Yemen Krallığı nispeten küçük bir ülke olduğu için ve 1918'de Osmanlı'nın Yemen'den çekilmesinden sonra yeterli seviyede subay, doktrine sahip olmadan orduda reformlar yapılmaya ve orduyu geliştirilmeye çalışılması yüzünden bir sürü karışıklıklar oluştu. Eğitimde pratikten daha çok teorik yön hakim oldu ve bazı subaylar zekasına,eğitimine göre değil, İmam Yahya'ya yakınlığına göre kademeleri yükseltildi. Bazılarının askeri hiçbir tecrübesi olmadığı halde askeri eğitim vermeye çalışması nedeni ile de eğitimde bir kusura yol açtı. Her ne kadar karışıklar olsa da İmam Yahya'nın askeri tecrübesi ve bölgedeki otoritesi nedeni ile bulunduğu bölgeye göre büyük bir orduya sahiptir. Kara Ordusu 5 kola ayrılmaktadır. küçükresim|Ukfa Birlikleri|250x250pxİmamlık Muhafızları (Ukfa birlikleri): İmamı korumak üzere tahsis edilmiş askerî birliklerdi. Bu birliğe alınmak için üstün başarı göstermek ve İmam'a sadık olduğu kanıtlanmak zorundaydı. Ortalama 5.000 askerden oluşmaktaydı. küçükresim|Muzaffer Ordu'nun askeri yürüyüşü|250x250px Muzaffer Ordu: 1919'da kurulmuş, ilk askerlerini Osmanlı İmparatorluğu'nun eski Yemen askerleri ile oluşturulmuştur. Ordu ilk kurulduğunda; cephanelikler, farklı kalibre ve ağırlıklarda hafif ve ağır topçu bataryalarına ek olarak çok sayıda çeşitli tipte yaklaşık 400.000 tüfekle dolduruldu. Her yıl, her aşiret devlete belirtilen adette asker yollamak zorunda idi. Her aşiretin, aşiret üyelerinin davranışlarını, ödüllerini ve kötülüklerini bildiren bir katip içeriyordu. Eğer bir asker hırsızlık yaparsa veya izinsiz bir şekilde orduyu terk ederse aşiret reisi imama zararını tazmin etmek zorunda idi. Ordu, asi aşiretlere boyun eğdirmek, askerî harekâtlar gerçekleştirmek ve devletteki imam, şehzade ve kamu görevlilerini korumanın yanı sıra, otoriteyi koruma, vergiler toplama gibi işlemleri de gerçekleştirir. küçükresim|San'a'daki Aşiret mensupları|250x250px Savunma Ordusu: Muzaffer Ordu'nun yetersiz kalmasından dolayı 1937'de kurulmuştur. Suudiler ve İngilizlerle savaşmasının ardından Yemen'in hatırı bir sayılır bir kısmını kaybettikten sonra İmam Yahya ordusunun modernizasyona ve daha iyi eğitim şartlarına sahip olması gerektiği kanaatine vardı. Muzaffer Ordu'ya reform girişimlerinin başarısızlığı, subaylar arasında şikayetlerin ortaya çıkması ardından aydınların baskısı ile İmam Yahya yaşı ne olursa olsun tüm Silah sahipleri için zorunlu hizmete dayalı düzenli Savunma Ordusu olan yeni bir ordunun kurulmasında kararlaştırıldı. Hicaz Krallığı yıkıldıktan sonra Korgeneral Hasan Tahsin el-Fakîr' Yemen'e gelip 1930'dan 1944'e kadar İmam Yahya'ya askeri danışman olarak yardımda bulundu. Bu yardımı sırasında Savunma Ordusu'nun kurulmasında büyük bir rol oynadı. Muzaffer Ordu'nun aksine teorik değil tecrübeye dayalı bir eğitime geçildi ancak bu eğitim süresi askerlerin askeri eğitim, muharebe becerileri ve askeri eğitimde ustalaşması için yine de yeterli değildi. Asker alımı Muzaffer Ordu'nun aksine sadece aşiret mensuplarından değil, zorunlu askerlik ile bütün Yemenlilerden oluşuyordu. Orduya alındıktan sonra 10 yıl boyunca dönem dönem eğitim alıyorlardı. Ulusal Ordu: Muzaffer ve Savunma ordularına benzeyen, bağımsız bir ordudur. Komutanı Albay Muhammed Hamid'di. Baranî Ordusu (Aşiret Ordusu): Gönüllü olarak hizmet eden düzensiz birliklerdi. Genellikle 1-2 yıl boyunca hizmet eden, kendi tüfeklerini ve erzaklarını getiren piyadelerinden ve süvarilerinden oluşuyordu. Yemen, rakiplerine karşı yürüttükleri savaşlarda esas olarak her zaman aşiretlerden gelen destekçilerine güvendiler. Bu aşiretler genellikle kuzey, kuzeybatı ve doğu bölgelerinde yaşarlar. Bu tip savaşçılar, kabile reisleri tarafından yönetilen ve düzenli bir düzeni olmayan geleneksel ulusal ordular olarak sınıflandırılır. Hava Kuvvetleri küçükresim|1930'lu yıllarda Yemen Krallığı uçağı|250x250pik sol|küçükresim|200x200px|Yemen Hava Kuvvetleri Madalyonu sol|küçükresim|268x268px|Yemen'in aldığı Junkers A35'in planı Almanların ve İtalyanların yardımıyla 1926'de Yemen hava kuvvetleri kuruldu. İmam Yahya, 1920'li yıllardaki İngiliz-Yemen sınır çatışmalarında Kraliyet Hava Kuvvetleri'nin Yemen'i bombalaması ve Yemen'in herhangi bir uçak ya da uçaksavar olmadığından buna karşılık verememesinden dolayı ülkesine uçak temin etmek için İtalya Krallığı kontak kurmuştur. Ocak 1926 yılında, İtalya'yla ilk 3'ü Nisan ayında ulaşacak bir şekilde 6 uçak teslimatı sözleşmesi yapıldı.1926 yılında 12 Yemenli uçuş eğitimi almak için İtalya'ya gönderildi, bir İtalyan ekibinin yardımıyla Yemen'de de bir uçuş okulu kuruldu. İtalya'dan gelen uçakların durumunun kötü olduğu tespit edildikten sonra İmam Yahya bu durumu İtalyanlara şikayet etti. İtalya'da bu durumdan sonra Yemen'e daha iyi uçak vermeyi kabul etti. Ağustos ayında Yemen'e daha iyi olan uçaklardan bir tanesi ulaştı. Aynı yıl Almanya'dan Junkers tasarımı Junkers A 35 ve Junkers F 13 uçaklarını satın aldı. Yemen'e teslim edilen Junkers A35 uçağı iki aydan kısa bir süre sonra düştü, mürettebatın üçü de öldü. Bu olaylardan hemen sonra İngilizlerle sınır çatışmalarına başladığı için İmam Yahya hava kuvveti kurma çabalarını durdurmak zorunda kaldı ve bütün uçakları yasakldı.küçükresim|1926'da İtalyan uçuş okulundan mezun olmak için İtalya'ya gönderilen ilk Yemenli havacılık öğrencileri|250x250pik1940 yıllarının sonunda Hava kuvvetleri kurma hareketi tekrar canlandı. Lübnan'dan ikinci el Junkers Ju 52/3m nakliye uçağı, Mısır'dan C64 Norseman, İtalya Cumhuriyeti'nden Douglas C-47 Skytrain uçağı alındı. 1955'da 2 tane USAAF AT-6C eğitim uçağı Suudi Arabistan tarafından Yemen Mütevekkilî Krallığı'na bağışladı. Çekoslovakya Sosyalist Cumhuriyeti ile 1957'de 24 tane İlyuşin İl-10 saldırı uçağı bir silah antlaşması yapıldı. Ancak destek malzemesi ve yedek parça eksikliği nedeniyle bu uçakların hiçbiri uçurulamadı.' Aynı dönemde, Sovyetler Birliği'nden 2 tane Mil Mi-1 ve 4 tane Mil Mi-4 helikopterleri; İlyuşin İl-14 nakliye uçağı alındı ve bir Sovyet uçuş okulu Yemen'de açıldı. Uçuş okulları Çekoslovak yapımı 10 tane Zlín Z-26 eğitim uçağıyla donatıldı. Ordu Modernizasyonu küçükresim|250x250px|1958 yılında Topçu Eğitim kampıYemen Krallığı ilk kurulduğunda Osmanlı İmparatorluğu döneminde Arap Yarımadası ve Anadolu'dan daha çok Balkanlara yatırım yaptığı için Yemen'de tarım dışında hiçbir şey bulunmamaktaydı. Osmanlı'dan çaldıkları silahlar ve İtalya Krallığı ve Birleşik Krallık'dan aldıkları tüfekler dışında hiçbir silahı yoktu. İmam Yahya bunu için 1920'lerin başında Yugoslav (veya Alman) ve Avusturya yardımıyla mühimmat fabrikası kurulmasını emretti. 1934'deki Suudi-Yemen savaştaki hezimetten sonra İmam silahlı kuvvetleri modernize etme ve genişletme ihtiyacını gördü. İtalya'dan; 6 hafif tank, 2.000 tüfek, dört uçaksavar, 4 top ve bazı iletişim teçhizatları satın aldı. Irak Krallığı'ndan ise birkaç tüfek ve iletişim teçhizatı alındı. İtalya ayrıca Sana'a'da bir uçuş okulu açtı. küçükresim|el-Bedir'in tanklardan birini teftiş edereken|295x295pik Amerika ve Birleşik Krallık olmak üzere Batılı ülkelerin Yemen'in silahlanması hakkında uyguladığı baskılarla rağmen İmam Muhammed el-Bedir Yemen ordusunu güçlendirmekte kararlıydı. Mısır'dan bazı askeri uzmanlar ve subay getirmek için Mısır Başkanı Cemal Abdünnasır ile anlaşma imzalandı. Ayrıca Doğu Bloğu'ndan, başta Sovyetler Birliği, Çekoslovakya ve Çin olmak üzere bazı ülkelerden Yemen'e silah sağlanması, bunların bakımı ve Yemen askerlerinin eğitilmesi üzerine anlaşmalar imzaladı. Antlaşmalar sonucunda 34 tane hafif tank, 50 tane 100mm kalibrelik tank, 100 sahra topu, 70 personel taşıyıcı, bir zırhlı araç ve 70 tane nakliye kamyonu almış oldu. Bu antlaşma, Yemen ordusu tarihinde büyük bir adım olarak kabul edilmektedir. 26 Eylül 1962 devrimi patlak verene kadar bu reformlar devam etti: 1957'de Harp Okulu yeniden açıldı ve Sana'a ve Taiz'de yeni harp okulları açıldı. 1958'de Havacılık Koleji, Astsubay Okulu, Topçu Eğitim kampı ve yeni Harp Okulu kuruldu. 1959'da Taiz'de Polis Koleji'nin kuruldu.' Sovyetler Birliği ve Mısır'dan askerler için eğitmenler getirtildi. Yeni birlikler kuruldu: El-Bedir Alayı: Yemen ordusundaki ilk zırhlı birlik. Ulusal Ordu: Muzaffer ve Savunma ordu benzeri bir ordu. Yemen komutanlığı: Orduyu doğrudan kontrol etmek için el-Bedir'e bağlı bir genel komutanlık. Devrimden önceki ordu boyutu Kuzey Yemen İç Savaşı'ndan önce Yemen Mütevekkilî Krallığı'nın düzenli olarak çeşitli kademelerden 40.447 kişilik bir ordusu vardı. Muzaffer Ordu: 22.090 personel Savunma Ordusu: 15.990 personel Ulusal Ordu: 1.396 personel el-Bedir Alayı: 971 personel Coğrafya küçükresim|200px|Yemen haritası Yemen Mütevekkilî Krallığı, bir Asya ülkesiydi. Güneybatı Arabistan'da kalan ülkenin batısında Kızıldeniz, kuzeyde Suudi Arabistan güneyde İngiliz koruması altındaki Aden Protektorası, sonrasında Aden Kolonisi, doğuda Umman, güneybatıda Babülmendep Boğazı vardı. Taif Antlaşması ve San'a Dostluk Antlaşması'nda belirlenen sınırlar dışında ülkenin sınırları belirsizdi. Yemen Mütevekkilî Krallığı'nın toprakları kabaca bir kare şeklini andırır. 450 kilometre uzunluğunda ve 490 kilometre genişliğindedir. 17° ve 13° kuzey paralelleri ile 43° ve 45° doğu meridyenleri arasına yerleşmişti. Ülke yaklaşık 195,000km kareden oluşmaktaydı. Bunun neredeyse tamamı karadan oluşmaktaydı, göller önemsiz bir kısmını oluşturmaktaydı. Yemen dağları, dünyanın en yüksek dağlarından biridir. Yemen'deki yaylalar bölgenin en sulak alanlardır. Yıllık yağış miktarı 22 inçin üzerindeydi. Yağışların çoğu yaz aylarında gerçekleşirdi. Dağlık alan olmasından dolayı kış aylarında sıcaklık donma donma noktasına yaklaşabilirdi. Yemen'de kalıcı nehirler, akarsular, göller vb. yoktu. Bölgede sıkça görülen ani sellerin çoğu Kızıldeniz'e dökülüyordu. Ülkede çöl iklimi etkilidir ve yıl içinde toz ve kum fırtınaları görülürdü. Demografi Din küçükresim|250x250pik|Kuzey Yemen mezhep haritası Kuzey yaylalarındaki Zeydîler yüzyıllar boyunca Yemen'de siyasi ve kültürel olarak baskın olmuşlardır. Zeydîlerin kendine özgü bir sosyokültürel yapısı olan Yemen bölgesine intikal edip devlet kurmalarından itibaren günümüze kadar devam eden varlığı, siyasî bakımdan dönem dönem muğlak ve istikrarsız bir seyir izleyerek kesintilere uğramıştır. Zeydîlerin dini-politik yönetimini kabul etmeyen Sunni halk kesiminin ilk isyanları, Yemen imamı El-Hadi İla'l-Hakk Yahya döneminde olmuştur. Yemen Mütevevekkilî Krallığı'nın kontrol ettiği bölgelerin mezhebi yaklaşık olarak ~55% Zeydî, ~45% Sünniydi. Zeydî imamları Yemenliler tarafından Halife unvanıyla anılırlardı. Zeydî kanunları İmam Yahya birlikte imâmet prensibi Zeydîyye’nin mezhep esasları arasında yerini aldı ve Zeydîyye kurumsallaşma sürecine girdi fakat Sünniler bunu kabul etmemiştir. Hz. Ömer'e Zeydîlik hakkındaki fikri sorulduğunda Hz. Ömer hakkındaki fikrini sorulduğunda Hayırdan başka bir şey söyleyemeyeceğini söylediği için diğer mezhepler Zeydîliğe antipati duymaktadır. Bu durum Osmanlıların Zeydîleri kafir ilan etmesine kadar ilerlemiştir. Bu yüzden Yemen'de hiçbir zaman istikrar tamamen sağlanamamıştır. Yemen Yahudileri küçükresim|Yemenli Yahudi kuyumcu ve çocuğu Sana'a, 1937|250x250px Yahudilik Yemen'e gelmiş olan ilk İbrahimî dindir. Yemen'in İslam ile tanışmasına kadar Hristiyanlık ile çoğunluk diniydi. 1948 yılına kadar yaklaşık 50.000 Yemen Yahudisi Yemen Mütevekkilî Krallığı'nda yaşamaktaydı. El-Mehdi Ahmed bin el-Hasan döneminde Yahudilerin sürülmesi fakat sonrasında ekonomik sebeplerden dolayı zanaatkâr olan Yahudiler şehirden ve Müslümanlardan izole şekilde ayrı mahallelere yerleştirildiler. küçükresim|250x250px|Şabat günü öğle yemeğinden sonra mezmurları okuyan yahudi aile 18. Yüzyılda Yemen İmamları, Yetim Fermanı olarak bilinen, 18. yüzyıldaki kendi yasal yorumlarına dayanan ve bu yüzyılın sonunda yürürlüğe giren bir kanunu yürürlüğe koydu. Bu Fermana göre Yemen imamları ebeveynleri öldüğünde daha 12 yaşından küçük olan zimmi Yahudi çocukları Zeydi himayesine alıp onları Müslüman koruyucu ailelere teslim edip İslami öğretiyi onlara aşılamakta hükümlü oldu. Bu Ferman İslam Peygamberi Muhammed'in yetimlerin babası olması ve yetimlere bakmayı öğütlemesinden dolayı hükümdarın yetimlere bakması gerektiği anlayışından dolayı böyle düzenlenmiştir. 12 yaşından küçüklere odaklanılmasının sebebi ise Muhammed bin Abdullah'ın "Buluğ çağına ulaştıktan sonra yetimlik kalkar." diye buyurmasından dolayıdır. Yetim Fermanı Osmanlı yönetimi sırasında (1872–1918) göz ardı edildi. Fakat 1921'de İmam Yahya Yemen'de tamamen egemen hale gelince bu kanunu tekrar yürürlüğe koydu. İngiliz tarihçi Tudor Parfitt bu durumu Yahudi çocukların zorunlu olarak Rusya'daki Çarlık ordusunda askere alınmasını getiren acımasız önlemlere benzetmiştir. Ferman ilk başlarda Osmanlı'da olduğu gibi yetkililer tarafından olabildiğince uygulanmadı. Bazı yerlerde yetkililer kaçan ve saklanan çocuklara göz yumdu fakat imam bu konuda diretkar olduğu için daha merkezi noktalarda kaçan çocukları aramak için birlikler gönderildi. Yahudi çocuk sakladığından şüphelenilen Yahudi cemaat liderleri tutuklandı ve hapishanelerde işkenceye uğradılar. küçükresim|Yahudi genç değirmen taşında kahve öğütüyor, 1934 Yetim Fermanı ile müslümanlaştırılan önemli kişilerden birisi de Mishpaha gazetesinin yazarlarından Dorit Mizrahi tarafından Yahudi kökenli olduğu iddia edilen Abdurrahman el-Eryani'dir. İddiasına göre 1910'da İbb'de bir Yahudi ailesinde Zekharia Hadad olarak dünyaya geldi. Anne ve babasının daha o sekiz yaşında iken salgın hastalık yüzünden ölmesiyle 5 yaşındaki kız kardeşi ile Yetim Fermanı'nınca koruma altına aldılar. Kardeşiyle ayrı koruma ailelerine verilmiş ve Abdurrahman el-Eryani olarak değiştirdi. Eryani daha sonra Yemen Arap Cumhuriyeti'nde dini vakıflar bakanı olarak görev yaptı ve Kuzey Yemen'e liderlik yapan tek sivil oldu. Bununla birlikte çevrimiçi bir gazete olan YemenOnline'ın el-Eryani ailesinden birkaç kişiyle yaptığı röportajda Abdurrahman el-Eryani'nin yahudi olduğu iddiasını yalanlamıştır. Onlara göre 1967'de İsrailli gazeteci Haolam Hazeh tarafından ortaya atılan bir çarpıtmadır. Zekharia Haddad'ın aslında Abdurrahman el-Eryani'nin üvey kardeşi ve koruması olan Abdulrahim el-Haddat'tır. Yahudiler necis olarak kabul edildi ve bu nedenle Yahudilerin bir Müslümana veya Müslüman'ın yemeğine dokunmaları yasaklandı. Bir Müslümanın yanından geçerken ona selam vermeli ve sol tarafından yürümeleri, Müslüman mahallesine girerken ayakkabılarını çıkarıp yalın ayak yürümeleri zorunlu hale getirildi. Eğer bir Yahudi bir Müslüman tarafından saldırıya uğrarsa Yahudilerin onlara karşı koymaya hakkı yoktu. Böyle durumlarda kaçma ya da etraftaki Müslümanlardan yardım isteme seçeneğine sahipti. Ekonomi Ulaşım küçükresim|250x250px|1953 yılında İtalya'da Vezir Hasan bin Yahya traktör kullanıyor. küçükresim|Yemen Krallığı dönemindeki bir otomobil plakası|250x250pik Yemen'in çölleri ve dağlık arazisi nedeniyle ulaşım her zaman zorlayıcı ve uzun olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nun Yemen'e gelişinin ardından yaptırdığı birkaç yol dışında Yemen Mütevekkilî Krallığı'nda pek yol bulunmamaktaydı. Bu yolların da tamiri genellikle savaş esirleri ya da mahkumlara yaptırılmaktaydı. Osmanlı İmparatorluğu Yemen'e bazı arabalar getirmiş olsa da Mondros Mütarekesi uyarınca askerler Yemen'den çekilirken çoğu arabayı yanlarında götürdü. Yemen'e ilk otomobil Tuğgeneral Yakup'un 1923 yılında İmam Yahya'yı ziyaret ederken hediye olarak Ford model bir otomobil getirmesiyle olmuştur. O zamana kadar Yemen'de sadece atlı araba olduğu için bu otomobil ilk başta hoş karşılanmasa da İmam Yahya bu yabancı icadın kullanımının caiz olduğunu ilan edince şehzadeler, üst düzey yetkililer, zengin tüccarlar ve rütbeli askerler otomobil satın almaya başladılar. Ana yolların ve çevre yollar dışında otomobil kullanımı yasaklandı. Kullananlara ağır para cezaları kesildi. 1950'lerin başına kadar sadece devlette önemli işte bulunanların ve Hudeyde'deki Avrupalı tüccarların arabaları vardı. Şehirlere gidip mal satmak için giden köylüler ve nakliye için İmam Yahya millî ulaşım ve nakliye şirketi kurdu fakat bu şirketin seferleri tüm Yemen'i kapsamıyordu. Seferin olmadığı daha dağlık bölgelerde patikalar üzerinden genellikle deve, katır ve eşeklerin oluşturduğu kervanlarla ulaşım sağlanırdı. Liva el Şam, Hacı, Ma'rib ve İbb gibi çeşitli tugayların üsleri bu patikaların birleştiği noktalara kuruldu. Böylece kervanlar eşkıyalardan korunabiliyordu. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Hudeyde ile San'a'yı birbirine bağlayan bir demir yolu yapılmış, Fransızlar tarafından 1908 yılında Hudeyde limanında bazı onarımlar yapılırken, 8km'lik demir yolu inşa edilmiştir ancak liman 1912'de İtalyanlar tarafından bombalandıktan sonra Yemen'deki demir yollarına pek ilgi gösterilmemiştir. 1934 San'a Dostluk Antlaşması'nın ardından Birleşik Krallık Aden ile San'a'yı demir yolu ile birbirine bağlama fikrini İmam Yahya'ya sundu. İmam Yahya'ya göre onların gerçek istekleri ve esas gayeleri İslam'ı parçalamak ve dağıtmak, ta ki bizlere hakimiyet kurup kendilerine kul köle yapmak olduğu için bu fikri sıcak karşılamadı ve reddetti. Galeri Çizim Ayrıca bakınız Yemen tarihi Rassi Hanedanı Yemen devlet başkanları listesi Birleşik Arap Devletleri Yemen Arap Cumhuriyeti Dipnotlar Kaynakça Genel المملكة المتوكلية في اليمن التاريخ العسكري لليمن – سلطان ناجي Йеменская Республика и её города : Международные отношения, 2006.(Gusterin, Pavel Vyacheslavovich) — ' Йемен: из истории взаимоотношений : Азия и Африка сегодня (Gusterin, Pavel Vyacheslavovich) Памяти Карима Хакимова : Дипломатическая служба журнал.(Gusterin, Pavel Vyacheslavovich) Йеменская революция. 1962—1975 (Gennadi Gerasimov) Йемен : Советская Историческая энциклопедия в 16 томах (Индра — Каракас) Йемен // Proekt-Wms Dış bağlantılar Kingdom of Yemen nationalanthems.info. Index of San'a 22 Temmuz 2022 tarihinde alamree.com Kategori:Orta Doğu tarihindeki devletler Kategori:1918'de kurulan bölgeler ve ülkeler Kategori:Yemen tarihi Kategori:Kuzey Yemen Kategori:Tarihteki Şii devletler Kategori:Eski monarşiler Kategori:Tarihteki Arap devletleri Kategori:Asya'daki eski monarşiler Kategori:1918'de Asya'da kurulan oluşumlar Kategori:Eski Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri