Otonom Kol Uçuşu: Havacılıkta Geleceğin Konsepti
Otonom kol uçuşu, henüz tamamlanmamış deney aşamasında olan bir prensip olmasına rağmen, benzer çalışmaların 2013 yılında ABD'de X47B model insansız hava araçlarıyla yapıldığı bilinmektedir ve halen bu alandaki çalışmalar devam etmektedir. Bu alanda öncü kabul edilebilecek X47B'nin görseline baktığımızda, Anka-3’e ne kadar benzediğini fark edebiliriz. Bugün sabah, TUSAŞ'ın Kaan adlı hava aracı ikinci test uçuşunu başarıyla tamamladı. Ülkemizde son dönemde savunma sanayisine ciddi yatırımlar yapılmaktadır. Gelişmiş ülkeler sadece pilotlu savaş uçaklarına mı yatırım yapmaktadır? Savaş uçakları genellikle tehlikeli bölgelerde gözetleme görevleri dışında tek uçuş yapmazlar. İnsansız platformların devreye girmesiyle, gelişmiş bir savaş uçağının artık tek pilotun yanı sıra otonom kol uçuşu gerçekleştiren hava aracıyla görev yapabilmesi olanak dahilindedir. Özellikle havacılık sektöründe maliyetlerin milyonlarca dolara ulaştığı düşünüldüğünde, pilotlu bir savaş aracının koordinasyonunu yapabilen, risk almadan gözetleme veya saldırı yapabilen bir hava aracının varlığı durumu önemli ölçüde etkileyebilir.
6. Nesil savaş uçağı konsepti, son dönemde ülkeler arası gerilimler nedeniyle önemli bir hale gelirken, bu hava araçlarını 5. nesil araçlardan ayıran özelliklerden biri otonom kol uçuşu birlikleri destekleyebilen ve sürü İHA (insansız hava aracı) yönetebilme yeteneğine sahip hava araçlarının planlandığı söylenebilir. Bu kapsamda birçok etken devreye girecektir. İlgilenenler için diğer ana başlıklar Adaptive Engine Transition Program ve Variable Cycle Advanced Technology olabilir.
Gelişmiş 5. Nesil hava araçları, düşük ısı görünürlüğü, düşük radar kesit alanı, çoklu haberleşme ve çevresel kontrol özelliklerine sahiptirler. Yapay zeka teknolojisinin gelişmesi, havacılık sektöründe yeni bir dönemi başlatırken, savunma sanayii yıllık bütçesi 600 milyar dolar olan ABD, son yıllarda savaş uçaklarında bu teknolojiyi entegre etme yolunda önemli adımlar atmıştır. Eski insanlı F-16 savaş uçaklarının tamamen otonom hale gelmesi de durumu göstermektedir.
Yapay zeka kontrollü, deneysel bir F-16 savaş uçağı, hava kuvvetleri sekreteri Frank Kendall'ın da katılımıyla başarılı bir test uçuşunu tamamlamış ve askeri havacılıkta bir dönüm noktası olmuştur. ABD Hava Kuvvetleri, 2028 yılına kadar 1.000'den fazla insansız savaş uçağını hizmete almayı hedeflerken, yapay zeka konusunda agresif arayışlarını vurgulamaktadır. Otonom karar alma süreciyle ilgili endişelere rağmen Kendall, yapay zekanın güvenliğini geliştirme hususunu ön plana çıkarmıştır. Yapay zeka destekli uçaklara geçiş, maliyet verimliliği ve insanlı savaş uçaklarının elektronik savaşa karşı bölümleri gibi faktörlerden kaynaklanan gelişmiş güvenlik ve yeniden yapılandırma özellikleri sunmaktadır.
Otonom kol uçuşu, henüz tamamlanmamış deney aşamasında olan bir prensip olmasına rağmen, benzer çalışmaların 2013 yılında ABD'de X47B model insansız hava araçlarıyla yapıldığı bilinmektedir ve halen bu alandaki çalışmalar devam etmektedir. Bu alanda öncü kabul edilebilecek X47B'nin görseline baktığımızda, Anka-3’e ne kadar benzediğini fark edebiliriz. Bugün sabah, TUSAŞ'ın Kaan adlı hava aracı ikinci test uçuşunu başarıyla tamamladı. Ülkemizde son dönemde savunma sanayisine ciddi yatırımlar yapılmaktadır. Gelişmiş ülkeler sadece pilotlu savaş uçaklarına mı yatırım yapmaktadır? Savaş uçakları genellikle tehlikeli bölgelerde gözetleme görevleri dışında tek uçuş yapmazlar. İnsansız platformların devreye girmesiyle, gelişmiş bir savaş uçağının artık tek pilotun yanı sıra otonom kol uçuşu gerçekleştiren hava aracıyla görev yapabilmesi olanak dahilindedir. Özellikle havacılık sektöründe maliyetlerin milyonlarca dolara ulaştığı düşünüldüğünde, pilotlu bir savaş aracının koordinasyonunu yapabilen, risk almadan gözetleme veya saldırı yapabilen bir hava aracının varlığı durumu önemli ölçüde etkileyebilir.
6. Nesil savaş uçağı konsepti, son dönemde ülkeler arası gerilimler nedeniyle önemli bir hale gelirken, bu hava araçlarını 5. nesil araçlardan ayıran özelliklerden biri otonom kol uçuşu birlikleri destekleyebilen ve sürü İHA (insansız hava aracı) yönetebilme yeteneğine sahip hava araçlarının planlandığı söylenebilir. Bu kapsamda birçok etken devreye girecektir. İlgilenenler için diğer ana başlıklar Adaptive Engine Transition Program ve Variable Cycle Advanced Technology olabilir.
Gelişmiş 5. Nesil hava araçları, düşük ısı görünürlüğü, düşük radar kesit alanı, çoklu haberleşme ve çevresel kontrol özelliklerine sahiptirler. Yapay zeka teknolojisinin gelişmesi, havacılık sektöründe yeni bir dönemi başlatırken, savunma sanayii yıllık bütçesi 600 milyar dolar olan ABD, son yıllarda savaş uçaklarında bu teknolojiyi entegre etme yolunda önemli adımlar atmıştır. Eski insanlı F-16 savaş uçaklarının tamamen otonom hale gelmesi de durumu göstermektedir.
Yapay zeka kontrollü, deneysel bir F-16 savaş uçağı, hava kuvvetleri sekreteri Frank Kendall'ın da katılımıyla başarılı bir test uçuşunu tamamlamış ve askeri havacılıkta bir dönüm noktası olmuştur. ABD Hava Kuvvetleri, 2028 yılına kadar 1.000'den fazla insansız savaş uçağını hizmete almayı hedeflerken, yapay zeka konusunda agresif arayışlarını vurgulamaktadır. Otonom karar alma süreciyle ilgili endişelere rağmen Kendall, yapay zekanın güvenliğini geliştirme hususunu ön plana çıkarmıştır. Yapay zeka destekli uçaklara geçiş, maliyet verimliliği ve insanlı savaş uçaklarının elektronik savaşa karşı bölümleri gibi faktörlerden kaynaklanan gelişmiş güvenlik ve yeniden yapılandırma özellikleri sunmaktadır.