Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Yol (film)

bullvar_katip

Administrator
Katılım
21 Mayıs 2024
Mesajlar
532,105
Yol, senaryosu Yılmaz Güney tarafından yazılan, Şerif Gören ve Yılmaz Güney tarafından yönetilen 1981 yapımı Türk filmidir. Filmin senaryo aşamasındaki adı Bayram idi. Türk sinemasının en cesur filmlerinden birisi olarak bilinmektedir. Yurt dışında büyük ilgi gören film, Türkiye'de bir süre yasaklı kalmış ve izleyenlere cezalar bile verilmiştir. Türkiye'de 17 yıl sonra izlenme yasağı kaldırılmış ve 1999 yılında Yılmaz Güney'in eşi Fatoş Güney'in çabalarıyla gösterime girmiştir. Film, 1982'deki Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülü'nü kazanmış ve bu ödülü alan ilk Türk filmi olmuştur. Ödül, Türk sinema tarihinde kazanılan en önemli ödüllerden birisidir. Konusu İmralı Açık Cezaevi'nden bayram iznine çıkan beş mahkûmun öyküsü iç içe gelişir. Seyit Ali (Tarık Akan), şeytana uyup kendisini aldatarak namusuna leke düşüren karısı Zinê'ye cezasını vermek için köyüne gider. Filmin en ilginç ve sarsıcı bölümünü oluşturan öykü, Seyit Ali'nin öyküsüdür. Özellikle kar sahneleri, Seyit'in karısını sırtında taşıması ve tövbekâr Zinê'nin donmaması için kamçıyla dövülmesi ama nihayetinde ölmesi, Batı dünyasının da ilgisini çeken insan dramlarından biridir. Zinê'nin törelere göre öldürülme görevi öncelikle ihanete uğrayan kocaya düşmektedir. Karısını, ailenin ceza olarak zincire vurduğu ahırda bulan Seyit, onu da yanına alıp ölüm yürüyüşüne çıkar. Dondurucu soğuğa dayanamayan Zinê, kendisini kurtarması için Seyit Ali'ye yalvarır. Gerçekte Seyit, baştan beri karısını öldürmeye karşıdır. Onu kurtarmak için çırpınır durur. Ama vahşi doğanın ölümcül soğuğuna karşı gücü yetmeyecektir. Filmdeki diğer dört mahkûmun öyküsü, çeşitli olaylar içinde sürüp gider. Sorunları ve özlemleri, törelerin mahkûm ettiği kadınlardır. Oyuncular ve karakterler Tarık Akan Seyit Ali Şerif Sezer Zinê Halil Ergün Mehmet Salih Necmettin Çobanoğlu Ömer Tuncay Akça Yusuf Meral Orhonsay Emine Semra Uçar Gülbahar Hikmet Çelik Mevlüt Sevda Aktolga Meral Hale Akınlı Seyran Turgut Savaş Zafer Hikmet Taşdemir Şevket Engin Çelik Mirza Osman Bardakçı Berber Elim Enver Güney Cinde Erdoğan Seren Abdullah Yapım aşaması Filmin adı, yaratıcısı Yılmaz Güney'in kafasında ilk şekillendiği vakit Yol değil, Bayram'dır. Bu ismin nedeni ise, İmralı Cezaevi'nde yatan kader mahkûmlarının bayram nedeniyle bir haftalık izinlerini kullanmak için dışarıya çıkacak olmalarıdır. Mahkûmlar bayram gelip çattığında, sıkıyönetim nedeniyle askıya alınan izinleri tekrar verilir ve onlar da valizlerini toplayıp heyecanlı bir şekilde dışarının yolunu tutarlar. Daha filmin ilk sahnelerinde "içeri" ve "dışarı" ayrımları kavramsal olarak çok net bir şekilde seyircinin zihninde kalın çizgilerle belirginleştirilir. Burada Yılmaz Güney bunu bilerek ve isteyerek yansıtır perdeye, çünkü genel toplumsal yargı, cezaevinin "içeri" ve onun dışında kalan dünyanın ise "dışarı" olduğuna inanmaktadır; ya da inandırılmaktadır. Yılmaz Güney bu algıyı çok iyi bildiğinden bu ikilemi sert bir şekilde gözler önüne sermiştir. Burada çarpıcı olan diğer bir nokta ise, filmin sonradan isminin değiştirilmesi sonucu gözlerden kaçan "bayram" meselesidir. Müslüman dünyasında -Türkiye toplumu da buna dahildir- bayram, geleneksel olarak mutluluk, dargınlıkların giderilmesi, barış ve benzeri temaların birbirine eklemlenmesi sonucu ortaya çıkan dinî temalı bir güne işaret eder. Fakat Yılmaz Güney burada ortaya çıkan tezatı zekice gözler önüne sermek için filmin ismine yüklediği anlamı derinleştirir. İçeridekiler bayram nedeniyle dışarıya çıkmışlardır fakat dışarıda bayramdan çok toplumun bayramsızlığı hâkimdir. Yani kavramlar birbirine girmiş gibi bir toplumsal durum söz konusudur dışarıda ve sanki içerisi ve dışarısı yer değiştirmiştir. Zaten Yılmaz Güney filmin ilk fikrinin böyle oluştuğunu, daha sonra yaptığı konuşmalarda dile getirmiştir. Bayram ya da Yol filmi, içeridekilerle ilgili olmaktan öte dışarısının içeriye dönüşmesi ile ilgili bir filmdir. Anlatılan vurgular Filmin cezaevinde geçen ilk sahnelerinde iktidar ve otorite, ses üzerinde kristalleşir. İktidar/otorite görünmez bedenlerin arkasında saklı tutulan bir sese dönüşmüştür. Otoritenin sadece bir sese dönüşmesi onun katı gerçekliğini gözler önüne serer. Otorite görünmezdir, sadece ses üzerinden düzeni kontrol etmeye yönelik yaptığı açıklamalarla varlığını tanrısal bir düzleme, görünmez ve sadece işitilen bir korkuya dönüştürmüştür. Tanrının sadece sözler üzerinden varolmasına denk bir durumdur bu. Çünkü yeryüzündeki tüm otoriteler tanrı otoritesinin cisimleşmiş hali gibidir. Cezaevi sahnelerinde sadece ses üzerinden duyulan anonslarda sıkça bahsi geçen şanlı ordumuz veya "kurallara uymayan kapalı ceza evine gönderilecek" açıklamaları eski bir geleneğe gönderme gibidir. Bu dış sesler birkaç yüzyıl dolaştıktan sonra seyircinin kulağına gelir. Bu seslerin özü aslında "günah işleyen cehenneme gidecek" veya tanrının buyruklarına denk talimatların "şanlı ordu"ya mal edilmesi işlevini görür. İnsanlık açısından çok eski bir mitoloji olan bu durum, otoritenin tarihsel gelişim içinde seküler kalıplara bürünerek işlevini sürdürmesini gizliden gizliye seyirciye anlatır. Filmin en vurucu imgesel anlatımlarından birini teşkil eden muhabbet kuşu ise kader mahkûmlarının cezaevi dışında bıraktıkları hayatlarının onların ruhunda yarattığı tutsaklığa işaret eder. Muhabbet kuşu bir kafes içindedir. Fakat yine kafesin içinde ve Yusuf adlı mahkûmun elinde dışarıya açılır. Mahkûmların iç tutsaklığı muhabbet kuşu üzerinden imgesel bir dünya yaratılarak bir anlatıma kavuşur. Çünkü her bir mahkûmun ya da en azından mikro düzeyde hikâyelerine tanık olduğumuz mahkûmların bedensel tutsaklıklarından öteye sosyo-psikolojik alt metinlerle okuyabileceğimiz tutsaklıkları vardır. Bu tutsaklık bedensel bir tutsaklığın ötesinde binlerce kat daha derin bir anlama/yüke sahiptir. Katı geleneklerin, anlamların etrafında şekillenen toplumsal yargıların, günahların zehirlediği bir hayatın tutsaklığıdır. Muhabbet kuşu bu iç tutsaklığın dilsiz kalmış, dilsizleştirilmiş ve sadece oradan oraya sürüklenen fotoğrafı gibidir. Ya da mahkûmların şahsında toplumun bireyi kurban etme seanslarının dünyanın en kuytu köşelerinde hâlen devam etmesini yansıtır. Bu da otoritenin tutsaklığı sadece bedenle sınırlı tutmadığı, geleneklerin bireyin ruhunda en büyük deliklere yol açarak o deliklerden sızıp bireyin ruhunu tutsak ettiğinin çıplak bir anlatımıdır. Filmin en karizmatik karakterlerinden biri olan Seyit Ali Fırat'ın dişi ağrımaktadır. Dişinin yarattığı acı onun şahsında geleneğin/otoritenin birey üzerinde yarattığı tahribat ve acının soyut bir anlatımıdır. Ağrıyan dişi onun konuşmasını, kendini anlatmasını engellemektedir. Ağrıyan diş kurulu düzenin yarattığı korkunç geleneklerin Seyit Ali Fırat şahsında yarattığı acının büyüklüğüne, katılığına işaret eder. Yılmaz Güney burada belki sansür nedeniyle belki de sinemanın usta bir şahsiyeti olmasından kaynaklı olarak derin bir imgesel anlatımı uygun görür. Bu üslup, ünlü Rus yönetmen Andrey Tarkovski ve yine onun çapında olan İranlı yönetmen Abbas Kiarostami filmlerinde rastlanabilecek kadar büyük bir anlatım biçimidir. Seyit Ali Fırat'ın dişi tedavi edilir. Burada tedavi için seçilen yöntem ise çok çarpıcıdır. Diş eski bir gelenekle kızgın bir demir/şiş aracılığıyla dağlanır. Kurulu düzenin eski araç ve yöntemlerle tedavi edilmesi gibi... Ancak dişin bir süre sonra tekrar ağrımaya başlamasıyla aslında kurulu düzenin köklü bir tedaviye ihtiyacı olduğunu vurgular gibi bir anlam ortaya çıkmaktadır. Çünkü o diş bir süre sonra tekrar ağrımaya başlayıp yarattığı acıya devam edecek. Dişin kızgın demirle dağlanması ise sadece geçici bir süreçtir. Gösterimi Film ilk kez Cannes Film Festivali'nde gösterilmiştir. 1982 yılında, Fransa, Amerika Birleşik Devletleri, Portekiz, Hollanda, İspanya, Almanya, Danimarka, Finlandiya ve İsveç'te gösterime girmiştir. 1983 yılında Belçika, Avustralya ve Macaristan'da gösterime girmiştir. 1985 yılında Japonya'da ve 1989 yılında ise Güney Kore'de vizyona girmiştir. Türkiye'de ise 17 yıl sonra Yılmaz Güney Kültür ve Sanat Vakfı ve Fatoş Güney'in çabalarıyla İmaj Stüdyoları tarafından restore edilmiştir. Daha sonra aynı yıl gösterime girmiştir. 2004 yılında son olarak Çekya'da bir festivalde gösterildi. Eleştiriler Cannes Film Festivali direktörü Gilles Jacob, ilk kurgusu 2 saat beş dakika olan filmin 1 saat 50 dakikada sınırlandırılmasını talep etmiş. Waelchli, "15 dakikayı aralardan kısaltacak zamanımız yoktu, o yüzden altıncı karakterin öyküsünü çıkardık. Ayyaş ve kumarbaz olan bu karakter, Türkiye'nin bir başka yönünü anlatıyordu ama diğer karakterlerin'kinden farklı bir öyküsü vardı; bu yüzden onu kullanmadık. Yönetmenler, filmlerine kıyamaz, çekim sırasındaki anılarını da katar işlerine, kurguda sahne atmaları kolay değildir. Ama, Yılmaz Güney çok eleştirel yaklaştı Yol'a, Böylece işimiz kolaylaştı" dedi. Filmin öncesi ve sonrası Yılmaz Güney "Bayram" adlı, 10 mahkûmun izne ayrılmasını konu alan epik senaryosunu hapishanede olduğu için gerçekleştiremez. Güney Film, bu pahalı yapımın finansmanını sağlayamaz. Cactus Film parayı verir senaryo sadeleştirilir ve filmin yönetmenliği önce Erden Kıral'a verilir, onunla fikir birliğine varılamayınca, hapishaneden yeni çıkan Şerif Gören çekimleri devralır. Negatifler, yurt dışına gönderilir. Sonra Yılmaz Güney de kaçar ve kurguyu Fransa'da tamamlayıp Cannes Film Festivali'ne filmi yetiştirir ve film Altın Palmiye kazanır. Ödülleri |- | 1982 | Cannes Film Festivali | Altın Palmiye 50px | |- |} Film notları 12 Eylül darbesinin yarattığı toplumsal sorunlara ve Kürt sorununa değinen filmin Türkiye'de gösterimi 1999 yılına kadar yasaktı. Film ancak 1999 Şubat'ında, restore edilmiş haliyle vizyona girebilmiştir. 1989 yılında, Samsun'da bir evde video kasetle Yol filmini izleyen beş üniversite öğrencisi gözaltına alındı. "Yol", 1983 yılında ABD'de Altın Küre (Golden Globe) ödüllerine de "En İyi Yabancı Film" dalında aday oldu. Kaynakça Dış bağlantılar Kategori:Yasaklı dönem filmleri Kategori:1981 çıkışlı Türk filmleri Kategori:Yılmaz Güney'in senaryosunu yazdığı filmler Kategori:Şerif Gören'in yönettiği filmler Kategori:Türk politik dram filmleri Kategori:Altın Palmiye Ödülü kazanan filmler Kategori:Ortak yapım filmler Kategori:Kürtleri konu alan filmler Kategori:Türkiye'de çekilmiş filmler Kategori:Yılmaz Güney'in yönettiği filmler Kategori:Konusu Türkiye'de geçen filmler Kategori:Kürtçe filmler Kategori:Türk yol filmleri Kategori:Zülfü Livaneli'nin müziğini yaptığı filmler Kategori:1980'lerde yol filmleri Kategori:1980'lerde Türkçe filmler Kategori:Erdoğan Engin'in görüntülediği filmler Kategori:1981 çıkışlı dramatik filmler
 

Tema özelleştirme sistemi

Bu menüden forum temasının bazı alanlarını kendinize özel olarak düzenleye bilirsiniz.

Zevkine göre renk kombinasyonunu belirle

Tam ekran yada dar ekran

Temanızın gövde büyüklüğünü sevkiniz, ihtiyacınıza göre dar yada geniş olarak kulana bilirsiniz.

Izgara yada normal mod

Temanızda forum listeleme yapısını ızgara yapısında yada normal yapıda listemek için kullanabilirsiniz.

Forum arkaplan resimleri

Forum arkaplanlarına eklenmiş olan resimlerinin kontrolü senin elinde, resimleri aç/kapat

Sidebar blogunu kapat/aç

Forumun kalabalığında kurtulmak için sidebar (kenar çubuğunu) açıp/kapatarak gereksiz kalabalıklardan kurtula bilirsiniz.

Yapışkan sidebar kapat/aç

Yapışkan sidebar ile sidebar alanını daha hızlı ve verimli kullanabilirsiniz.

Radius aç/kapat

Blok köşelerinde bulunan kıvrımları kapat/aç bu şekilde tarzını yansıt.

Foruma hoş geldin 👋, Ziyaretçi

Forum içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için foruma kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Foruma üye olmak tamamen ücretsizdir.

Geri