5 Mayıs 2008'de YouTube'a erişimin engellenmesi konusu, eleştirel bir bakış açısıyla incelendiğinde, bir video nedeniyle geniş bir web sitesinin kapatılmasının doğru olup olmadığı sorgulanmalıdır. Diyelim ki, belirli bir video nedeniyle site kapatılmış ve bu durum Atatürk'ün anısının korunması amacıyla yapılmış olsun. Ancak, bu durumda dahi, halkın yanlış bilgilendirilmesinin engellenmesi için alınan mahkeme kararı sadece söz konusu videoyu kaldırmaya yönelik değildir. YouTube'a erişim kısıtlandığında, ilgili videoyu aramak isteyenler alternatif platformlardan benzer içeriklere kolayca ulaşabilirler. Dolayısıyla, bu kararın sadece yüzeysel bir sonuç doğurduğu söylenebilir. Eğer gerçekten halkın zararlı içeriklere erişiminin engellenmesi amaçlanıyorsa, bu durumda mahkeme kararının etkili olamayacağı açıktır. İnternetin doğası gereği, sansür ve engelleme girişimleri sınırlı kalacaktır. Bu durum, devleti rahatsız eden en büyük sorunlardan biridir; çünkü internetin kontrolü gitgide zorlaşmaktadır ve sansür uygulamaları eskiden olduğu gibi başarılı olmayacaktır. Bu nedenle, internet üzerindeki sansür ve baskı politikalarının gelecekte aynı etkiyi yaratmayacağı açıktır.