Bin türlü hayatımızı etkileyen psikoloji. Teşhir mesela. Bugünün popüler başlığı süper mini etekle Anıtkabir'i ziyaret eden kız. Kendini ifade ediş şekli, kıyafetlerdeki "cesareti", muhtemelen eziklik psikolojisi ile ilgili. Düzgün eğitimli ve/veya zengin ve/veya asil ailelerden kadınlar "cesur" kıyafetler giymezler. Özellikle ülkemiz gibi muhafazakarlığın hala hüküm sürdüğü ülkelerde ise, modern görünmek isteyen ezik kadınlar, çıplaklığın bokunu çıkarır. Eğitimsiz bir aileden geldilerse, dandik bir üniversite mezunuysalar, hele bir de bir kaç estetik operasyon geçirmişlerse "ben de Nişantaşı çocuğuyum" diyerek, teşhirin alasını yaparlar. Ya da mesela para ellerine sonradan geçtiyse, paralarını herkesin gözüne sokmak için ellerinden geleni yaparlar (sözlük celebty'lerinden biri de, ara ara parasından dem vurur, şu son bir kaç haftadır iyice delirdi, bir kaç kilo altın yatırımı yapacağından, uluslararası emlak yatırımı kritiğine, temizlikçi kadının çaldığı mücevherlerinin dökümünden, mesleği çok kazananlar klasmanında olan kocasının kaç katını kazandığına kadar; servet beyanı yapıyor). Protez tırnaklar bile, eziklik psikolojisi (tıpkı Afro Amerika rapçilerin altın zincirleri gibi). Zengin, ev ya da tarla işi yapması gerekmeyen kadınların tırnakları pürüzsüz (ve bir statü sembolü) olunca, ezik kesim tırnak protezinin bokunu çıkarır elbette. En rahatsız, en iş yaptırmaz tırnaklarla gezerler etrafta (Zara Tindall, bakımsız tırnaklarıyla bilinir mesela, çünkü merhum kraliçenin torunu olmasının yanında, olimpiyat sporcusu bir at binicidir). Logosu büyük pahalı markalar da bu yüzden. Hep denilir zaten, orta zenginler, çok zenginlerden fakarlıklarını gizlemek için alırlar tüm o logolu -bir kısmı aşırı zevksiz- para tuzağı kıyafetleri. Yine bu yüzden, bazıları kendilerinden küçük gördüklerine "sen benim kim olduğumu biliyor musun" pozu keser (Funda Esenç gibi). Kendini sorgulamadıkça, insan neyi niye yaptığını da anlamaz bu arada. Çoğu ezik (kesin benim de vardır farkında bile olmadığım ezikliklerim), düşünmeden bu şekilde davranıyor. Aynı şekilde onlara gıcık olanlar da (teşhirden ya da protez tırnaktan rahatsız olanlar mesela), hepsi bilinçli şekilde gıcık olmuyor, sebebini bilmeden küçük görüyor. Medya da bu psikolojiyi çok güzel manipüle ediyor (ya da güçlü ülkeler). Sömürge aydını dediğimiz kavram, tam da bu psikolojinin ürünü. Eskiden de insanlar eşit değildi, zengini fakiri güzeli çirkini vardı. Fakirler, kendilerindeki eksiklikleri yine görürdü. Ama çoğunluk, kendini ezik hissedip bu yüzden dertlenmek yerine, hayatını olduğu kadarıyla yaşamaya bakardı. Hayatını yaşanmayacak noktaya geldiğinde de isyan eder, devrim falan yapardı. Şimdiyse, yoksunluk yaşayanlar, hem eksikliklerini daha çok görüyor (bkz: sosyal medya). Hem de onlara, sanki özendikleri şeylere ulaşmak için rezil yollar alternatif olabilirmiş gibi gösteriliyor. Sorun, adaletsizliğin asıl sebebi, başka bir şeymiş gibi manipüle ediliyor. Örneğin, sömürünün alası aşiret/ağalık sistemine tek laf etmeyen PKK, aşiret ağalarını HDP'den milletvekili yaparken, "özgürlük" ayağına, orada eğitim vermek için gelmiş gariban çocuğu öğretmenleri kurşunlayabiliyor. Sanki onları sadece devlet mağdur etmiş gibi. Aynı şekilde dinciler de, bilmem kaç yıldır bitmeyen mağduriyetleri uğruna çalıp çırpmaktan, ülkeyi harabeye getirmekten en ufak bir suçluluk hissetmiyorlar. Çok rezil bir duygu bu, çok.