Mecelle'nin 10. maddesi, "Beraet-i zimmet asıldır" ilkesini vurgular ve masumiyet karinesinin önemini belirtir. Bu ilke, bir kişinin suçsuzluğunun ve borçsuzluğunun varsayılan durum olduğunu ve bu durumun tersinin ispatlanması gerektiğini ifade eder. Başka bir deyişle, bir kişi suçlu veya borçlu olduğu iddiasıyla karşı karşıya kaldığında, bu iddiayı ispatlamak yükümlülüğü iddiada bulunan tarafa aittir. Kişinin suçsuzluğu veya borçsuzluğu, aksi kanıtlanmadıkça kabul edilir.
Bu madde, adalet sisteminde masumiyet karinesinin temel önemini vurgular. Bir kişinin suçlu veya borçlu olduğuna dair bir yargıya varmak için güçlü ve ikna edici delillerin sunulması gerekir. Aksi takdirde, kişinin yasal hakları ve özgürlükleri korunmalı ve masumiyet varsayımı gözetilmelidir.
"Beraet-i zimmet asıldır" ilkesi, adil ve adaletli bir toplumun temelini oluşturur. Bu ilke, bireylerin suçlamalardan ve gereksiz yükümlülüklerden korunmasını sağlar ve hukuk devletinin temel değerlerini destekler. Bu madde, yasal süreçlerde adil yargılanma hakkının ve masumiyetin korunmasının önemini hatırlatır.
Bu madde, adalet sisteminde masumiyet karinesinin temel önemini vurgular. Bir kişinin suçlu veya borçlu olduğuna dair bir yargıya varmak için güçlü ve ikna edici delillerin sunulması gerekir. Aksi takdirde, kişinin yasal hakları ve özgürlükleri korunmalı ve masumiyet varsayımı gözetilmelidir.
"Beraet-i zimmet asıldır" ilkesi, adil ve adaletli bir toplumun temelini oluşturur. Bu ilke, bireylerin suçlamalardan ve gereksiz yükümlülüklerden korunmasını sağlar ve hukuk devletinin temel değerlerini destekler. Bu madde, yasal süreçlerde adil yargılanma hakkının ve masumiyetin korunmasının önemini hatırlatır.